19 Mayıs 2007 Cumartesi

BİLİYORUM BU YARA HİÇ KAPANMAYACAK

BİLİYORUM BU YARA HİÇ KAPANMAYACAK...


Telefonlarıma cevap vermeyeceksin…

Cevap versen bile, öyle yorgun öyleisteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi…

Sevmeyeceksin beni…

Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin…

Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.

O yanık, o hasta bakışımdan…

Uçurumaatlar gibi sevdalanışımdan…

Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın…

Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğeuyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın…

Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.

Sanaacı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfürgibi konuşanı sevdin…

Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.

Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan…

Beni sevmeyecektin biliyorum ama…

Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birinisevmeye…

Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acıçekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımazçözüldüm…

Sana da olmuştur…

Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birinibulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip birtelaşla söylersin…

Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğinihissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…

Ama yine de engelleyemezsinkendini tutamazsın.

Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…

Üstelik bunu anladıkca daha dabatırmak istersin kendini…

Biraz daha zor duruma düşürmek…

Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin…

Sanki bile isteye kendimutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…

Kendinden gizli bir öç alır gibi.Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi…


Sanki hiç sevilmek istemiyormuşgibi…Bir tür gurur muydu bu?

Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendiellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen buhayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?


Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda oturuyordu gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunubiliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini…İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonraavucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtıdiyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu…


Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı…

Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabımasanın üstünde dururdu hep.Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..

çorbanasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı…

Balık nasıl yenir? Peçete nasılkatlanır…

Sinemada nasıl oturulur…

Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenlerolacağına…

Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutlulukyaşayabilirler diye inanırdım…

O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmeninanırdım…

Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi…

Sonrabirden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…

İçerden, arkaodadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandımhepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! …

Ben de senin gibi saftım o zamanlar…Gidilecek neresi var dı ki derdim…

İştehep birlikteyiz…

Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? …

Sonraları çok sonraları anladım.

Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen biraraya gelmişiz tesadüften de öte…Biz…bizim aile, herkes, aslında hiç istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz…Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız.Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! …


Evet cok geç anladım…


Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası özlerken, aslında herkes…annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş…

Dünyanın en mutsuz otogarı…Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim evimiz…

Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz…

İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevipbağlanmak.


Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti.Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yeregidemiyordu…Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşmanediyordu…Hem biz, bizim aile…


Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydik…Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık…Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlüengel olamadığımız o felaket duygusu…

Anlamıştım senin ailen de böyleydi…Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! …

Sana ya da kardeşine…

Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir olduğunuzu! …Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerinisöyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! …


Sizin için…

Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten sonra…

Senin de ailen benimki gibiydi…

Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydi…

Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsınher şeye…


Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken kaybetmiş gibisin hep…


Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan babamın hayaletini arıyorum imkansız erkeklerde…

Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan annenin hayaletini arıyorsun imkansız kadınlarda…Biliyorum ne ben o erkeği bulacağım ne de sen o kadını bulacaksın…

Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…


Ne acıki, hep biziincitip üzenlere bağlanacağız…


Telefonlarımıza çıkmayanlara…


Çıksa bile küfürgibi konuşanlara sevdalanacağız…


Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz…

Ölesiye, amansız seveceğiz onları…

Biliyorum, bu yüzden odan böyle…Güncelerin ortalık yerde…

Kitapların orada, burada…Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın…

Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…

Sende benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda birgün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğimher şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun…


Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım babamın hayaletisin…Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı…Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi…Aklı başında, mazbut insan rolünüoynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı…Hepsiyanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi…

Düşleri çokgaripti…En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başkakıtalara gitmeyi düşlerlerdi…


Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın…

Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim…

Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.

Tıpkı benimgibi…

Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…

Öyle özledimki kendim gibibiri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi…

Yine aradım seni yoksun…

Beni de birileri arıyor…

Beni de kendi gibi birinisevmeyi özleyenler arıyor…

Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyiözleyen birileri arıyor.

Hiç cevap vermiyorum…BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM…

Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.

Ama seni de biri yok ediyor…

Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor…

Ben birilerini, o birileri başkalarını.

Sen beni…

Seni bir başkası…

Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram…

Seni birisevse de hiç kapanmayacak bu yaran…Hiç kapanmayacak! …

Avuçların hep boşluğa kapanacak.


Tıpkı o şizofren genç gibi…
CEZMİ ERSÖZ

4 yorum:

Ceyd dedi ki...

çok ağırrrr gelio bu yazılar banaa:))

eslapitipiti dedi ki...

sadece yazıların ağır gelio olması iyidir :))

Adsız dedi ki...

canim esram yazilarina bayildim,iyiki seni tanimisim,görüsemesekte hep aklimdasin..ahu..

eslapitipiti dedi ki...

Canım benim iyiki bende seni tanımış ve harika vakit geçirmişim.Biz görüşemesekte benim canimsin...