24 Mayıs 2007 Perşembe

Ben aptal mıyım?







Dinlemek için tıklayınnnn

Yemem ben artık bunları

Ters düz ettim hayatımı
Dedim yak lambaları
Oyna sen de zarlarını
Bırak başkalarını
Ben aptalmıyım
İşime gelmeyince hep
Hayatın kendisi sebep
Sen onca fırsatı tep
Ben aptal mıyım?
Aşkın budur sözcük anlamı:
Arıyorsun sen belanı
Ben miyim hapse tıktığın
Neden suçlu kılıklıyım
Söyle gardiyanım
"Çok yatar mıyım?"
Niye sordum soruları
Biliyordum cevapları
Gel her gün aynı şeyi yap
Git her gün aynı yola sap
Sonra gelince hesap
Ben manyak mıyım?
Unuttum mu ben kendimi
Kuruttun mu günlerimi
Biriktirdim dünlerimi
Ben aptal mıyım

21 Mayıs 2007 Pazartesi

AŞK...





künyeme kazıdım ölü doğmuş sevinçlerimi

ölürsem beni seninle ararlar şimdi bak,

incelirken zehirleniyorsun yavaş yavaş beni

yanaşma ruhum boğuyor geceleri

ölürsem beni seninle ararlar şimdi

yüreğim paslı bir sarnıç

gözyaşlarının demi

hala avuçlarımda sesleniyorsun

sevdaların kilitlendiği manastırlardan

yaşamak güçlü olmak değildir

her zaman künyeme kazıdım

ölü doğmuş sevinçlerini

ölürsem beni seninle ararlar şimdi




nasıl güzel şiirler bunlar yani hepsi birbirinden güzel birbirinden duygu yüklü

19 Mayıs 2007 Cumartesi

BİLİYORUM BU YARA HİÇ KAPANMAYACAK

BİLİYORUM BU YARA HİÇ KAPANMAYACAK...


Telefonlarıma cevap vermeyeceksin…

Cevap versen bile, öyle yorgun öyleisteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi…

Sevmeyeceksin beni…

Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin…

Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.

O yanık, o hasta bakışımdan…

Uçurumaatlar gibi sevdalanışımdan…

Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın…

Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğeuyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın…

Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.

Sanaacı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfürgibi konuşanı sevdin…

Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.

Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan…

Beni sevmeyecektin biliyorum ama…

Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birinisevmeye…

Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acıçekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımazçözüldüm…

Sana da olmuştur…

Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birinibulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip birtelaşla söylersin…

Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğinihissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…

Ama yine de engelleyemezsinkendini tutamazsın.

Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…

Üstelik bunu anladıkca daha dabatırmak istersin kendini…

Biraz daha zor duruma düşürmek…

Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin…

Sanki bile isteye kendimutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…

Kendinden gizli bir öç alır gibi.Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi…


Sanki hiç sevilmek istemiyormuşgibi…Bir tür gurur muydu bu?

Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendiellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen buhayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?


Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda oturuyordu gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunubiliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini…İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonraavucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtıdiyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu…


Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı…

Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabımasanın üstünde dururdu hep.Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..

çorbanasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı…

Balık nasıl yenir? Peçete nasılkatlanır…

Sinemada nasıl oturulur…

Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenlerolacağına…

Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutlulukyaşayabilirler diye inanırdım…

O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmeninanırdım…

Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi…

Sonrabirden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…

İçerden, arkaodadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandımhepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! …

Ben de senin gibi saftım o zamanlar…Gidilecek neresi var dı ki derdim…

İştehep birlikteyiz…

Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? …

Sonraları çok sonraları anladım.

Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen biraraya gelmişiz tesadüften de öte…Biz…bizim aile, herkes, aslında hiç istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz…Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız.Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! …


Evet cok geç anladım…


Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası özlerken, aslında herkes…annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş…

Dünyanın en mutsuz otogarı…Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim evimiz…

Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz…

İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevipbağlanmak.


Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti.Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yeregidemiyordu…Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşmanediyordu…Hem biz, bizim aile…


Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydik…Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık…Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlüengel olamadığımız o felaket duygusu…

Anlamıştım senin ailen de böyleydi…Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! …

Sana ya da kardeşine…

Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir olduğunuzu! …Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerinisöyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! …


Sizin için…

Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten sonra…

Senin de ailen benimki gibiydi…

Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydi…

Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsınher şeye…


Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken kaybetmiş gibisin hep…


Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan babamın hayaletini arıyorum imkansız erkeklerde…

Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan annenin hayaletini arıyorsun imkansız kadınlarda…Biliyorum ne ben o erkeği bulacağım ne de sen o kadını bulacaksın…

Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…


Ne acıki, hep biziincitip üzenlere bağlanacağız…


Telefonlarımıza çıkmayanlara…


Çıksa bile küfürgibi konuşanlara sevdalanacağız…


Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz…

Ölesiye, amansız seveceğiz onları…

Biliyorum, bu yüzden odan böyle…Güncelerin ortalık yerde…

Kitapların orada, burada…Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın…

Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…

Sende benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda birgün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğimher şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun…


Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım babamın hayaletisin…Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı…Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi…Aklı başında, mazbut insan rolünüoynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı…Hepsiyanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi…

Düşleri çokgaripti…En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başkakıtalara gitmeyi düşlerlerdi…


Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın…

Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim…

Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.

Tıpkı benimgibi…

Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…

Öyle özledimki kendim gibibiri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi…

Yine aradım seni yoksun…

Beni de birileri arıyor…

Beni de kendi gibi birinisevmeyi özleyenler arıyor…

Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyiözleyen birileri arıyor.

Hiç cevap vermiyorum…BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM…

Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.

Ama seni de biri yok ediyor…

Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor…

Ben birilerini, o birileri başkalarını.

Sen beni…

Seni bir başkası…

Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram…

Seni birisevse de hiç kapanmayacak bu yaran…Hiç kapanmayacak! …

Avuçların hep boşluğa kapanacak.


Tıpkı o şizofren genç gibi…
CEZMİ ERSÖZ

AL İNCİYİ KURTAR SEVİNCİ...

Sevincin eşiğindesin,
Kan izi var eşikte
İçerde kanayan ince bir inci
Ne duruyorsun gir içeri,
Al inciyi,
Kurtar sevinci...

Metin Eloğlu
''bir gün yerini bulur''


KEMAL KENAN ERGEN=KEMKEN

DALGACI MAAMUT

































DALGACI MAAMUT HİKAYELER YAZARMIŞ,HEPSİNİ MUTLU SONA BAĞLAR;SONRA EVE GİDER AĞLARMIŞ
22.11.2006
01:41
:)

18 Mayıs 2007 Cuma

KABAK VADİSİ BÖLÜM :2


** Gemile Camping **





Kabak vadisi diyip duruyorum yine...Evet yine ordan bahsedicem Kabak vadisinde GEMİLE KAMP 'ta işletme sahibi olan Selçuk Gülyüz Bey'in yanında birde dünya şekeri Esfet yani Eşref var demiştim bu Eşref bize hep köyünden bahsederdi siz birde benim köyümü görseniz bir daha İSTANBUL'a dönmek istemezsiniz derdi tabi bizde Eşrefi çok ciddiye almazdık bir gece yine ateşin etrafında oturmuş içkilerimizi yudumlarken ve bir taraftanda REBEL MOVES grubunu dinlerken Selçuk kamp sahibimiz:) "yarın Esfet köyüne gidiyo karısını çocuklarını görücek orda kalıcak ptesi gelicek siz onu arabayla bırakın hemde köyünü görürsünüz dedi "emir büyük yerden bir taraftan öfff deniz güneş bırakılırmı kimbilir nasıl bir yerdir offf poff yaparken diğer taraftanda merak etmiyor diildik.Sabah oldu Esfet fazla oyalanmayın ıslanın çıkın die talimat verdi sanki tatile gelmedik nazi kampı:) hahahha tamam dedik pikinileri giyip denize gittik denizde plan kuruyoruz acaba gitmesekmi?ya çok ayıp olur hem karısı börekmi otlu ekmekmi o tarz bişey yapıcakmış neyse çok oyalanmıyalım dönelim:)
Saat dört olmuş biraz fazla oyalanmışız hadi Esfet hazırız arabaya bindik yoldayız süper şehreeeeee iniyoruz...
A aaaaFethiye aaa öLÜDENİZ A insan aa kuş abartmiyim :) ESFET le yolda konuşuyorum karını özlemiyomusun sen Esfet? "özlüyorum ama napalım ekmek parası hem işim güzel ee zaten arada gidiyorum " ee yeni bebeğiniz olmuş yani karın yalnız nasıl? hahah bana dert oldu Bişey olmaz o alışık hem akrabalar var.Tamam Esfet :) Esfetin köyünün ismi ALINCAYMIŞ Esfet diorki çok güzeldir ALINCA kulaklarınız tıkanır birazdan çok yüksek havasıda çok güzel.
Efet köy güzel hatta orası köy diil orası uzayyyy ben yüksekten çok korkarım ellerim terler başım döner ama arabayı kenara çekip şöle bir manzaraya bakınca ALLAHIM ben nie buraları daha önceden görmedim oldum.Eve yaklaştık bir kadın bizi karşıladı hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi şu tatilde en pişmanlık duyduğum şey fotograf makinamın olmamasıydı japon turist gibi cep telefonumu kullandım hep tabi hafıza dolu Esfet'in dünyalar güzeli karısı dünyalar güzeli iki tane çocugunu ve hayatımda hayranlık duyduğum o taş evi asla unutmuyacağıma eminim.Esfet'in karısı bize elleriyle otlu ekmek yada börek yapmıştı tabi ot olayına karşıyım hahhah yiyemedik grup olarak bize fikir veren fikir babamız SELÇUK GÜLYÜZ 'e götürdük.BİR GÜN DAHA BURDA BÖYLE GEÇTİ DVM EDİCEM :)uykum geldi
19MAYIS bayramımız kutlu olsunn

16 Mayıs 2007 Çarşamba

İşte Şu Ayrılığın Anatomisi:







Merak ediyorum
Ne yapacaksın benden sonraki hayatında

O alaycı gözlerin
Eğlenerek bakacak mı başkasına
Aklın bendeyken hala

Merak ediyorum
Rastlaşacak mıyız günün birinde
Herhangi bir yerde

O çağlayan ruhun
Sakin tavırların ardına
Gizlenecek mi yine

Yıllar geçtikçe
Sıradan mı olacaksın
Yoksa yenilmeyip zamana
Sevdiğim gibi mi kalacaksın

Merak ediyorum
Çok merak ediyorum

Söz: Sinan
Müzik: Candan Erçetin (Le Meteque'den Esinlenerek)


*


Ansızın hayatıma giriyorsun
Varlığınla aklımı çeliyorsun
Aşkınla beni şımartıyorsun
Mucizeler yaratıp kahramanım oluyorsun

Zamanla aşka alışıyorsun
Daha az gülüp daha çok susuyorsun
Değiştin sen hala görmüyorsun
Mucizeler nerede kahramanım yorgun musun

Olmaz birtanem
Olmaz sevdiğim
Olmaz inan bana olmaz
Aşk böyle olmaz

Hazırdım ben de seni bekliyordum
Nerede bu geç kalmasa diyordum
Ve bir gün karşımda duruyordun
Bilmeden mucizenin ta kendisi oluyordun

Anladım ben herşeyi yoruyorum
Belki de hep senden bekliyorum
Değişmedim sadece susuyorum
Mucizeler yaratan kahramanı özlüyorum

Söz: Candan Erçetin - Mete Özgencil


*

bir garip hüzün çöker insana
el ayak çekilince

tek başına kalırsın dünyada
etraf sessizleşince

inan bu ev alışamadı
hiçbir zaman sensizliğe

şimdi sensizlik oturuyor
kalkıp gittiğin yerde

yalnızlığa elbet alışır bedenim
yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim

çok zor gelse bile yaşar öğrenirim
sensizlik benim canımı acıtan

bir derin korku düşer ruhuma
duvarlar seslenince

karanlık oyun oynar aklıma
gölgeler dans edince

inan bana alışamadım
hiçbir zaman sensizliğe

şimdi sensizlik dolaşıyor
çıkıp gittiğin bu evde


*

Aşk hata değil
Utanılmaz aşklardan
Gün gelir hata
Yapmayı da özlersin
Doğrular sarar
Tatsızca dört yanını
Bir anda
Geriye dönmem yok
Eski defter isteme benden
Hangi aşk adil ki
Bedelini sen bul öderim
Yok kimseye sözüm
Hiçbir şeyde gözüm yok
Aşk ölümse ölürüm
Korkunun faydası yok
Ben kaç bahar bilirim
İzler benim tek şahidim

*

Bir sabah olsa binbir umutla

Güneş bile açsa.............................açmaz , saçma

Bir gece olsa, samanyolu hatta
Yıldız bile kaysa....................kaymaz saçma

O son sözü duymak bile fazla inan
İyi niyet değil, şefkat değil, nerden bu dil

Kendine iyi bak deme , denmez saçma
Kendime bakarım elbet sen hiç korkma
Kendine kalıyor insan eninde sonunda
Sen bize iyi bak tanrım, sevdalı kullarına

Herşeyi alma, bir küçük eşya
Bırak bana yeter...................... Yetmez , saçma

Dön gel uzatma, hayat bu unutma
Zaman bile dursa.................durmaz, saçma

Son sözü doğru sanıp kanmam inan
İyi niyet değil, gerçek değil, kimden bu dil

Söz: Mete Özgencil
Müzik: Mete Özgencil-Candan Erçetin -Kıvanç K.


*

Ben nereden bileyim bana sorma
Aklım kendime zor yetiyor
Hal ve gidiş sıfırın altında
İnsan kendini zor tutuyor

Ben nereden bileyim bana sorma
Kimileri talihi kuş sanıyor
Fazla güvenme döner diye dünya
Kalleş durdu mu tam duruyor

Dayan dayan
Kul tuzaktan kurtulmaz
Uyan uyan
Gül uzaktan koklanmaz

Ben nereden bileyim beni kırma
Kimileri kendine taç takıyor
Fazla güvenme döner diye dünya
Kalleş durdu mu tam duruyor


Söz: Mete Özgencil
Müzik: M. Özgencil - C. Erçetin - Alper Erinç

*

beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
sense besleyerek yalnızlığını
kabul ediyormuşsun aldattığını


beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
tek tek anlayarak hatalarımı
sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı


işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim


Söz ve Müzik CANDAN ERÇETİN

*

MÜHİM DEĞİL


Ne yaptım biliyor musun
Daha çok şarkı söyledim
Sigaraya yeniden başladım
Alışveriş yaptım gereksiz

Ne yaptım biliyor musun
Bol bol seyahat ettim
Hatta yalnızlık çektim
Pişman oldum, kimseye söylemedim

Yani sustum genelde
Bazen de gülümsedim nazikçe
Dinlemediğim belli olmasın diye

Bitti buraya kadarmış dedim
Unuttum bile dedim
Avuttum kendimi sözde
Ama yine de akıyor gözyaşlarım
Islatıyor yastığımı
Seni özlediğim gecelerde

Söz: Sinan
Müzik: Neslihan Engin, Candan Erçetin


.... ve elbet bir gün sıra bu şarkıya gelecek:




BU SABAH


bu sabah uyandım
sana ait eşyaları
bir kutuya doldurdum
ve senden kalan izleri
akan suyla yıkadım
bu sabah uyandım
bu sabah senden ayrıldım


bu sabah uyandım
bana ait hayalleri
bir yüreğe hapsettim
ve benden kalan düşleri
geçen zamana bıraktım
bu sabah uyandım
bu sabah yeniden başladım


ne ilk ne son bu sabah
ne çok öğrendi bu gönül
ne çok söndü ne çok yandı
her defasında kanatlandı
bu son sandı ama aldandı
boyun eğmedi bu gönül
ne alıştı ne uslandı


bu gönül uyandı
bu sabah yeniden başladı


söz ve müzik CANDAN ERÇETİN