30 Temmuz 2007 Pazartesi

Gerçek bir AŞK hikayesi...

Hani bazı hikayeler vardır dinlerken gözleriniz dolar uzaklara dalarsınız buda işte öyle bir şey...

Çok sevdiğim bir arkadaşımın amerika’dan arkadaşı gelmişti beraberce yemeğe çıktık, ondan bundan konuşurken arkadaşım arkadaşına sizin evlilik hikayesini anlatsana dedi ve kız hafif bir tebessümle başladı anlatmaya... Ben gerçekten çok etkilendiğim için anlatmak istiyorum.

Fulya amerika’ya gittiğinde değişik aktivitelerle uğraşmaya başlar bunlar arasında salsa dersi almakta vardır ve bu dansta Jeff diye biriyle tanışır beraber bir gösteriye hazırlanırlar ve orda yakınlaşmaya başlarlar, birbirlerinden çok hoşlanırlar ve iki katlı bir ev tutulur evlerinin kapıları yani giriş kapıları farklıdır ama hep tek kat kullanılır. :) Neyse her şey çok iyi giderken Fulya ' nın ailesi amerika’ya gelir kızlarını ziyarete anne, baba ve kız kardeş tabi Jeef ne yapıcak ev iki katlı olduğu için komşuculuk oynamaya başlarlar:) Bu arada Fulya'nın annesinin Jeef’ten haberi vardır anne hep Jeef’ide çağır oda gelsin oda yemek yesin falan der baba sinirli ve tutucu bir tip olduğu için ne alaka zırt pırt geliyor der neyse aile kızlarının yanında biraz kalır ve Türkiye 'ye dönerler bu sırada Fulya Jeff'e babasının böyle bir beraberliğe izin vermeyeceğini evlenmelerine razı olmayacağını uygun dille anlatır, örf adet falan filan. Jeff sanatkar bir kişiliktir ve çok yakışıklıdır :) Bir gün işimle ilgili Miami 'ye gitmem gerekiyor der orda üç dört gün kalacağını söyler Fulya da okey der. Jeff Miami’ye gider arada telefonla kaldığı otelden konuşurlar neyse jeff miami'ye gidip dönmüştür.

Bir gün jeff ve fulya arkadaşlarını eve çağırırlar fulya’nın ve jeff'in ortak arkadaşları dördü de türk’tür, napalım diye düşünürken hadi film izleyelim derler bir tane film konulur ilk görüntüde bir deniz, kızlar bir anda fulyayla beraber aaa marmara denizi derler :) Bu arada Fulya İstanbul' da en çok kız kulesini severmiş :) Film devam eder kız kulesinden balık tutan bir adam kız kulesi gözükür ve ardından Jeff herkes çığlık çığlığa nasıl yani?olurlar Jeff anlatmaya başlar yani izledikleri cd de anlatır burası Türkiye ve ben şuanda Fulya senin en sevdiğin yerdeyim der jeff filmi durdurur ve yere dizlerinin üstüne çöküp Fulya benimle evlenirmisin der ve odada olan herkes ağlamaya başlar evet de evet de derler...Fulya evet der ve filmi devam ettirir film şöyle devam eder Fulyaların evi ve Fulya'nın babası kızım Jeff bize geldi bizle tanıştı ve senle evlenmek istediğini söyledi mutlu olun kızım der annesi aynı şekilde ve kız kardeşi abla mutlu ol der.Ve film burda biter meğer bizim Jeff miami de değilmiş arkadaşı onun yerine o otele yerleşip telefon görüşmelerini sağlamış Fulya Jeff'i aradığında arkadaşı açıp banyoda falan deyip hemen Jeff' e telefon açıyormuş Jeff te Fulyayı arıyormuş.Bu hikayeyi dinlediğimde olayı yasadım ve büyülendim boğazım düğümlendi nasıl dedim nasıl hiç tanımadığı bilmediği bir ülkeye gelip herseyi göze alıp bizim örf ve adetlerimize göre kızlarını istiyor bu nasıl bir sevgi ve saygı dedim

VEEE Jeff ve Fulya Kız Kulesinde çok güzel bir düğünle evlenmişler :)Şimdi dünya güzeli bir kızları var ne mutlu sevginin kıymetini bilenlere bu hikayeyi dinledikten sonra o kadar etkilendim ki şirkette yemek yerken anlattım burda çok komik bir muhasebecimiz var evlenmek istiyor ve kızı vermiyolar hahahah bende yapıyım mı dedi sonra öyle şey olmaz ya öle şeyler filmlerde oluyor yada sadece amerikalı adamlar yapıyor dedi ben koptum tabii :) Haklıydı :(



27 Temmuz 2007 Cuma

ÖPTÜM PRENS OLMADIIII..







Okadar çok hayvandan bahsedince benim bitanecik kuzumu nasılda unuttum.Beni tanıyanlar bilirler eskiden beri dehşet şekilde kurbağaları çok sevmişimdir bunu bilen kardeşim ve kocası caddede yürürken bir tükkan bulurlar ve burdan şirinmi şirin bir kurbağa satın alırlar.Bana telefon açıp sen hani bi hayvanı çok seversin ama hiç beslemedin tabi diip heyecan kat sayımı arttırıp hayvanı tahmin etmemi isterler e tabi bende geyikten bisürü hayvaaaannn ismi sayarım:) Hadi çabuk eve gel sana bir sürprizimiz var diip kapatırlar...heyecandan gebermek üzereyim neyse eve bir gittim cam fanusun içinde salakyüzlü bir kurbağa tabi ben çığlık çığlığa aaaaaaaaaaaaaaa adı ne olsun ben seni yerimm derken arife günü aldıkları için ailece adının BAYRAM olmasına karar verdik hhahahhaha artık dünyalar benimdi ama Bayram'ın çok iyi şartlarda olması gerekiyordu e tabi kısa yürüyüşler yapması gerekiyordu bu işe tek bozulan annemdi ciddi anlamda huylanıyodu Bayramdan:) Bayrama uygun güsel minik bir ev aldım ısıtıcısıyla ve minik adacıklarıyla pek huzurluydu akşam işten gelip onu öpüp yatağımın üstüne koyup günlük sıçrama hareketlerini yaptırıyodum günler günleri kovaladı aylar geçmişti Bayram bi gergindi üstünden o gerginliği atamadı bir türlü.Ben bir ara çok gergin günler geçirdim ve o zamanlarda kimseyle ugraşmak istemiyordum ve Bayramla da oynaşmıyordum Bayram'da öyle bir alışmıştıki bana sadece ben yemek verdiğimde yiyordu hatta elimle yemeğini tutuyordum minik karidesleri elimden hızla cekip yiyordu ama tabi o sıkıntılı dönemimde yemlerini evinin içine atıp yemesini seyrediyordum ve bir ara yemek yememeye başladı Bayram yüzüme bakmıyordu bi anda ilgi manyağı yaptım ama iş işten geçmişti gerçekten yüzüme bakmıyor yemek asla yemiyordu ve Bayram ölmeyi seçmişti beni cezalandırıyodu bir gün iş yerime telefon geldi Bayram ölmüştü o anda ne kadar ağladığımı ne kadar üzüldüğümü anlatamam kendimden nefret ettim...BENCİLLİK YAPMIŞTIM sadece kendi sıkıntılarımı düşünmüştüm onu görmemiştim yok saymıştım :(
Hayatta herşey emek ister yürek ister ben ilk kez beceremedim çokta üzgünüm:(

ühüüüüüüüüüüüüüüüü:(

Uçma vakti...


Bu sabah yağmur var İstanbul'da


Bizim evin arka tarafında nedense saksılar hiç boş kalmaz ama yan taraftaki daireye bakarım 1 kere bile o saksılara yuva yapan kumru olmaz.Neyse aslında bizimle alakalı hayvanları sevdiğimiz için biz zaten onları çekiyoruz bizim ev çocukluğumdan beri hatırlarım değişik hayvanlara ev sahipliği yapmıştır...Rahmetli dedem İstanbul'a küçük bir yasta gelmiş ve Ortaköy' e yerleşmiş orda çok şeker bahçesi olan müstakiil bir ev yapmış tabi biz küçükken babam bize civciv alır ilk o civcivlere evde bir karton içinde bakılır ışık tesisatı ayrlanır büyüme dönemlerinde yere örtü serilir evin içinde koşuştururlar bizde çığlık çığlığa güleriz daha sonra büyütülüp bahçeye babamın yaptığı kümese indirilirdi.Kardesim küçüktü hatırlarım hatta bi tanesine saç fırçasıyla sinek ezer gibi vurmuştu nedendir bilinmez hayvanceğiz bi yanlamıştı ve yetişkinliğini yan yan yürüyerek idame ettirdi:)ama sağlığı yerindeydi bikerede rahmetli annanemlerin bahçesinden ablam bir adet tavuk beğenmişti ama o tavuğa bahçede diil banyoda bakmak istiyordu neymiş efendim pek tavuga benzemiyormuş biraz değişik bir aileyiz anladığım kadarıyla:)Bahçede çok güzel kediler onların yavruları değişik zamanlarda köpekler, tavuk ve horozlarımız oldu aslında bunlara ilave sakatlanan karga yavruları,martılar,yuvasından düşmüş serçe yada kumru yavrularına itinayla bakılırdı.Ortaköy eskiden Ortaköyken bunlar oluyordu...

Artık Ortaköy'de müstakil ev yok müstakil ev olmamasından vazgeçtim aslında artık kimse kimseyi tanımıyorda çok komik hatta eski boklu derenin üstüne bataklığın üstüne siteler yapıldı kiraları 3000$dan başlıyor e tabi kıymetli yer zamanında dereymiş:) hhahahaahha çok güldüm ordan geçerken sinüslerim açılıyor derenin o enfes kokusu beni inanılmaz etkiliyor diyorumki evet bu parayı hakediyor bu siteler:)neyseki kiraya ayırabiliceğim o kadar param yok...

Tatile gitmeden arka tarftaki kumruyla vedalaşıp evden çıktım dönüşte veletlerinin bu kadar büyümüş palazlanmış olabiliceği aklıma gelmezdi artık bu sabah pek bi havaya girmişlerdi hatta dün gece anneleri eve gelmedi sabah uçuşa hazırdılar..


YOLUNUZ AÇIK OLSUN KUZULARIM:)

10 Temmuz 2007 Salı

''KUZGUN'' ARNAVUTKÖY






















Arnavutköy de Kuzgun die güzel bir mekan var. Bu meken çok sevdiğim bir arkadasımında ortak olduğu bir mekan merak edipte gittiğim ama hayran kalıp devamlı gittiğim biryer oldu. Ahşap köşklerin birini kendine yuva yapmış. Eskicilerden toplanmış ve yenilenmiş retro eşyalar çarpıcı fotoğraflar ama tabi bence en güzel ve çarpıcı olanı giriş katındaki kız çocuğunun bakışları mekana girer girmez içinize işliyor. İlk katta bir kafe havası var. Ahşap bir DJ kabini var biraz komik geldi ama neyseJ bişeyler içebiliyorsunuz bir üst kata çıkıldığında hayran kaldığım birbirinden değişik aydınlatmalar var.Dekorasyon gerçekten güzel ama en önemlisi bence mutfağı son zamanlarda bu çevrede gittiğim en farklı yer hem dekor hem mutfak hem işletme süper. Yemeklerde de bol seçenekvar. Menüde salata, makarna, et, balık, tavuk çeşitleri, hatta vejetaryen damaklar için tofulu yemekler de bulunuyor. .Tabi benim çok sevdiğim midye dolması ara sıcak olayı kaşarlı fırında yapılmış bişey offf çok canım çektiii ya o kadar enteresan şeyler varki anlat anlat bitmez gidilip görülmeli gitmişken yemek yenmeli bir şeyler içilmeli rezarvasyon yapılırsa çok daha iyi oluyor bu kadar kısa zmanda nasıl bukadar çok bilen oluyor anlamıyorum:p
İşin özü şu hem içkinizi içip hem sohbet edip hemde güzel bir müzik dinliyebiliceğiniz ender mekanlardan biri…
Telefon: (0212)2636804Adres: Arnavutköy Deresi Sokak 1, Arnavutköy.