28 Ocak 2008 Pazartesi

ULAK


ZAMANSIZ VE MEKANSIZ BİR ÖYKÜ...


Bir deli rüzgar kalmış geriye

Oda Ulak'ın adını fısıldamış unutmayın diye...


Evet bu yazıları okuduğumda filmin enteresan olabiliceğini düşünüp sinemaya gittim.Aslında gitmek istediğim tam olarakta bu film diildi çünkü sadece konu başlıklarını okumustum hiç bir film eleştirmenini okumadan tam bilet alırken niye böyle birsey yapmıştım???Benim gitmek istediğim film Red Kit ti hala niye onu izlemediğimi düşünüyorum ama olsun perşembede onu izlicem inşallah...Biraz filmden bahsediyimki gitmemiş kişileri biraz etkiliyim:)Çok sevdiğim saygı duyduğum Çetin Tekindor yine başrolde Çağan Irmak filmleri zaten öyle yani çok sevdiğiniz etkisinde kaldığınız bi film varsa merak etmeyin diğer filmdede aynı oyuncuların çoğu oluyor :)


Düzeni bozulmuş bir köy var ve bu köye bir mesih geliyor bu mesih köydeki çocukları toplayıp başlıyor hikayesini anlatmaya anlatıcağım hikayede kişileri kafanızda canladırın yaratın diyor ve film bu şeklide başlıyor çocuklar çok etkileniyorlar yalnız diğer taraftan köydeki bir adam gelen mesihten rahatsız oluyor köyden gitmesini istiyor.Çocuklar gizli gizli gelip hikayeyi dinliyolar ve mesihin onları kurtarıcağını hayal ediyoları.Bu hikayede bir kitap yazılıyor bu kitap yüzünden birileri öldürülüyor ama kitabın ne kitabı olduğu tam belli edilmemiş yada edilmiş ben ve sagımda, solumda, önümde, arkamda oturan herkes salak çünkü aynı tepkiyi verdiiiler .Film gercekten görüntü kostüm ve makyaj olarak gayet ii ama bana o kadar sıkıcı geldiki ve o kadar manasız bittiki izliyenler hadi canım bu ne şimdi yaaaaa demeye başladılar.Açıkçası benim için hayal kırıklığı oldu.Bir takım şeyler entellektüel olmak adına saçmalastırılıyor gibi geldi neyse umarım beklediği ilgiyi görür

o kadar iyi oyuncuya yazık olmuş gibi geldi bana :p

3 Ocak 2008 Perşembe

O Kadın

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani!Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! -İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki,değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı... Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan... İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.. o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!

AZİZ NESİN>