30 Kasım 2010 Salı

Çok yorgunum...


Nicolas Gouny

Bugün dayım hastanede yatalı tam 20 gün oldu.Bir düzelme oldumu? Biraz oldu ama yutma refleksi hala düzelmedi  hala burnundan besleniyor.İnşallah yakında düzelir.Konuşması anlaşılmıyor ama sorun değil.Biz artık taburcu olur diye düşünürken dün gece mide kanaması geçirdi.Allah daha kötüsünü vermesin ama artık sabrım taştı.Bugün hastaneye gittiğimde bir tane bile doktor yoktu.Dayım'la ilgili bilgi istiyordum iki gün önce yürüyebilen dayım bugün inanılmaz solgun bir yüzle yatakta yatıyordu kolunda bir sürü iğne izi, oksijen veriyorlar.Ne yapıcağımı şaşırdım soğuk soğuk terliyordu.Hemşire'ye söylediğimde garip bir durumu yok dedi ve işte o anda delirdim.Nasıl yani gel bir bak bakalım durum normalmi?diilmi? dedim.
 
Sabit Bey iyimisin?  diye bağırarak soruyo sanki karşısında sağır bir hasta var.Allahın gerzekleri tabi o hemşire başta olmak üzere orda bulunan hemşire, doktor ne varsa hepsine saydım sonra tek tek odaya kontrole geldiler.Dayım çok kan kaybetmiş kan bankasına gidip 3 paket kan aldım.Tabi KAN BANKASI 'a gittiğimde durumun ne kadar acı olduğunu iyice kavramış oldum.Aslında hepimizin kan vermesi gerekiyor.Verdikleri 3 paket kana karşılık benden 6 kişi istediler 6 kişi bulmam lazım kan grupları fark etmiyormuş.Bakalım ben vericem Ceyd verir Ahmet verir diye düşünüyorum bakalım.Umarım  dayıma bir daha kan lazım olmaz toparlar.Burnumda hala oraların acı kokusu var kendimi hiç iyi hissetmiyorum.Hep birilerine yetmek isterim psikolojimi yada yorgunluğumu hiç umursamam ama bu ara tadım kaçık hemde çok.
Allah beterinden korusun ve Allah tüm hastalara şifa versin diyorum.
Hastane ortamı çok kötü yoğun bakımda yatanlar...off herşey çok kötü...
bugün yoğun bakımda bir kadın kötüleşti bütün doktorlar hemşireler toplandı , bir tane şıllık hemşire gayet sakin ex 'mi oldu diyor.Çek kenara ex olana kadar döv.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Sarıyer'de sabah keyfi...



Geçtiğimiz Cuma günü sabah 07:30'da  uyandığımda canım börek çekti bende arabama bindim ve Sarıyer'e gittim, giderkende yanıma fotoğraf makinamı aldım. Sarıyer'de biraz fotoğraf çekip Sarıyer Platformu'nun düzenlediği  fotoğraf yarışmasına katılırım diye.Ama  Sarıyer'e gidince öğrendimki Cuma son günmüş neyse ben yinede keyfimi bozmadan  heyecanla  Sarıyer börekçisinin en üst katına çıktım kimsecikler yoktu sadece ben ve dışardaki martılar....
Garson gelince bir porsiyon börek kendime, iki porsiyon börekte martılara sipariş verdim.Böreğimi  ve açık çayımı zevkle lüpletirken camı açtım, camın  kenarına bir parça börek koymamla bir sürü martı aynı anda cama doğru geldi tabi kendimi doyurmaya biraz ara verip martıları beslemeye ve bir taraftan martıların fotoğraflarını  çekmeye başladım.İnanılmaz keyif aldım.

Bu arada birde şapşal bir kedi bir anda camda belirdi birazda börek ona ısmarladım, ben ,martılar ve şapşal kedicik kısmen doyduktan sonra aşağıya indim.Birazcık sahilde rüzgara karşı yürüdüm ve arabama binip eve dönerken aklıma Telli Baba geldi hemen oraya gittim küçükken gitmiştim hayran kalmıştım birazcık dua ettim , etrafa yazılan yazıları okudum büyük bir huzurla evimin yolunu tuttum .Tabi Cuma son gün olduğu için biraz üzülmüştüm ama yinede Sarıyer Platform'un internet sayfasına bakiyim dedim.İyiki siteye bakmışım akşam 17.00'a kadar vaktim olduğunu öğrenince hemen çektiğim fotoğrafları bilgisayarıma aktarıp içinden dört tanesini seçip Yalçınlar'a götürdüm ve bastırdım.Heyecandan ne yaptığımı farkında bile değildim bir taraftan başvuru formunun  çıktısını alıyorum bir taraftan çektiğim fotoğraflara isim arıyorum .
Çektiğim fotoğraflar hiç bir şekilde beni tatmin etmemişti başka bir gün güneş varken çekerim diye düşünüyordum ama son gün bugündü yani Cuma :( Neyse her şeyi koştura koştura hallettim içime ne kadar sinmesede çektiğim fotoğraflar  bana sabahki gezinti acayip keyif vermişti.
Sarıyer Platformu fotoğraflarımı Sarıyer'de bir hukuk bürosuna teslim ettim içimde buruk bir halle ama bir taraftanda  inşallah dereceye girerim diye düşünmedim diil. :)
Akşam'da kızlarla buluşmaya karar verdik hep beraber toplanıp her zaman gittiğimiz Nişantaşında bulunan Den'e gittik  çok keyifli bir akşamdı.Neler konuştuk neler....
Mustafa'nın suçu ne??? :)onun suçu ne?? Bunun suçu ne???
Kızları evlerine bıraktıktan sonra gece 24:00 olmuştu harika bir gündü...
eslapitipiti yine keyifli olduğu için açtı Nutellasını yayılarak Nutellasını bitirdi.
Kocası sordu pitiye :Sen çok Nutella yiyorsun bir kavanoz Nutella ne kadar zamanda bitiyor???
eslapitipiti: ımmm şeey yani aslında çok yemiyorum haftada bir kavanoz :)

Tabi buara en sevdiğim  narlı ve muzlu Nutella offfffffffff şiddetle tavsiye ederim.

aylavyu Nutella...

14 Kasım 2010 Pazar

Hayat Tecrübelerden İbarettir...

10 Kasım sabah 06:40 ev telefonu çalıyor ama ben rüya görüyorum zannediyorum.Telefon susmuyor bu sefer yatakta Ahmet yok!!! bir anda Riga'da olduğunu hatırlıyorum ama telefon ısrarla çalıyor kalbim hızlanıyor hemen salona koşuyorum annemle babam uyanmasın diye telefon'a yetişemiyorum.Son gelen aramaya bakıyorum teyzem aramış hemen heyecanla onu arıyorum teyzemin sesi kötü geliyor korku dolu Teyze hayırdır diyorum? sessizce Esra dayın biraz önce düştü sol tarafı tutmuyor konuşamıyor galiba felç indi diyor.O anda başımdan aşağı kaynar sular akıyor, çok sakinmişim gibi yapıp endişelenme teyze ben hemen geliyorum sen dayımla konuş ama korkmasın olurmu fark etmesin kötü bişey olduğunu diyorum. Annemle Babamı uyandırıp olayı basitçe anlatıyorum Dayım'ın başı dönmüş düşmüş ama bir şey yokmuş bir gidip bakalım diyorum.Babama'a sen kal güzelce kahvaltı yap biz seni ararız diyorum o arada Ahmet'i  ve Ceyda'yı  arıyorum ve evden çıkıyorum.Ceyda'yı evden alıp teyzemlere gidiyoruz tabi o sırada aklımdan elli bin tane şey geçiyor....Teyzemlere geldiğimde Dayım'ı görünce kendimi zor tutuyorum yüzü gözü kaymış, sol kolu tutmuyor, konuştuğundan hiç bir şey anlamıyorum ve ayaklarının üstünde çok duramıyor.Hemen giydirip Okmeydanı Devlet Hastanesine götürüyoruz Acilde kırk saat barkod al, muayene ol, sonra git MR kuyruğu bekle çileden çık ve sonra şöyle bir cevap evet şimdi felç geçiriyor  bizim Noroloji servisimiz yok siz daha teşekküllü bir yere gidin yani Şişli Etfal olabilir yada İlk Yardım o anda acaba özel hastaneyemi gitsek? SSK nerde geçiyordur?
Şişli Etfal'e gidiyoruz orda olay kopuyor biz orda en iyiyiz çevremizde öyle durumu kötü olanlar varki  kaza geçirmişler,  şuuru kapalılar, ağlayan bebekler  akşam 7 'ye kadar sedyede daha sonrada Gözetim odası adı altında bir odaya geçiyoruz.Orda dayım'ın yanında minik bir bebek yatıyor uyandığında yine ağlıyor.Onunda üstüne televizyon düşmüş gözetimde olması gerekiyormuş kucağıma alıyorum kuş gibi içim sızlıyor...
Ona yalandan hikayeler anlatıyorum bak şimdi dışarda minik kedi yavruları var çooook güzeller renkli renkli, serum şişelerini  gösteriyorum bak bunlar çok güzel kokulu parfümler sonra koklatıcam daha neler neler.Allah beterinden korusun oralara hiç bir şekilde düşmemek lazım Doktor namına birinden bilgi alamıyorsunuz sorduğunuz sorularda onlara çok geliyor.Ama çevrenizdeki yatanlara baktığınızdada okadar çok şeye şükrediyorsunuzki anlatamam.Ahmet dayım'ı ilk görmeye geldiğinde sedyede yatanları görünce çöktü resmen hayatımda böyle bir şey görmedim dedi morali bozuldu.Bense o kadar alışkınımki hastanelere artık çevremdeki kötü hastaları görmemeyi ve ordaki hademsinden, doktoruna kadar herkesi yalamayı  öğrendim.İşimi hallettirene kadar hepsine yalakalık yoksa oralarda iş yaptırmak çok zor.Hayat ve yaşadığım tecrübeler bana bunun daha doğru olduğunu gösterdi. Başına gelene kadar her şey çok uzak gözüküyor başına geldimi dahada iyi anlıyorsun.Ben farkındalığı severim hayatımı hiç bir zaman lay lay lom yaşamadım salak diilimdir.Salak insanlarıda sevmem işe yaramayanları hiç sevmem.
Dayıma kısmi felç indi damarlarında tıkanıklık varmış bilgimiz bu kadar :) Hergün dayıma gidiyoruz hep yanındayız ben nazi subayı gibiyim A harfinden Z harfine kadar ilk  ben söylüyorum sonra dayım :) Gazetesini okutuyorum.Seni anlamıyorum dayı düzgün söyle diyorum çok uyuşuksun hadi bakalım el hareketleri diyorum parmaklarını oynatmasını istiyorum.O kadar acıki benim canım Dayım o onu öyle görmek burnundan beslemek ne dediğini anlıyamamak çok kötü...Ama gün geçtikçe dahada iyi oluyor.Allah'a çok şükür.Canım arkadaşım Esroşumunda dediği gibi nefes aldığımız sürece şanslıyız

Devlet hastaneleri tam bir fiyasko pisliği tarifle bitmez dün altıma yapıcam tuvalete giremiyorum yerler çiş içinde her yer leş kokuyor temizlik yok  Doktorlar zaten aşağlık yaratıklar, hemşirelerde öyle ne kadar çalışma şartları zorda olsa bukadar şerefsiz olmamalılar bence.Sen senelerce Devlet'e öde sonra sen Devlete git deki ben hastayım bana yatacak yer ver beni tedavi et ve onlar da yatak yok. Doktorlar'da çok yoğunlar o yüzden seni sedyede bekletsinler.Olacak işmi bu? oğlum bırak millet bu kadar tatil yapmasın çalışsın ne tembel bir millet olduk her osurukta tatil..İnanılır gibi değil !!!
Bence Devlet bir zahmet hastanelere el atmalı senelerdir tık yok tamam harikasınız gözümüze sokmak için yollar, tüneller yapıyorsunuz.Bir zahmet  hastanelerede baksanıza millet neler yaşıyor???
Bir gün Acilleri gezsenize tuvaletlere bakın, hastalara dağıtılan yemeklere, yemek kaplarına bir bakın  ayıp çok ayıp....

10 Kasım 2010 Çarşamba

Uyumak istiyorum

Uyuyamıyorum offff bazen böyle oluyor işte ne kadar kendimi kassamda uyku gelmiyor.Bugün biber keserken parmaklarım yanmaya başladı ve boğazım tıkandı tabi bunlar biberi keserken oluyor birde yesem kimbilir neler olacak. Şuanda cep telefonumda yazı yazarken hala parmaklarım biberden yanıyor ne enteresanim dimi??? Bunu Ahmet'e Tunus'ta söylediğimde dalga geçmişti sonra parmağımın tadına baktı afedersiniz bana hak verdi :) parmakların acı biber gibi demişti. Marketten alırken ne kadar dikkat etsemde aralarından bir namussuz biber çıkıyor.
Hadi başka bir konuya atliyim bari uyku sersemiyim ya cok normal.Ablamlar Kemerburgaz tarafına taşındı yani Göktürk'e eskiden onlarda Emirganliydi bizim gibi ve bize iki sokak uzaktilar bende aşk böceklerimi yani yeğenlerimi nerdeyse hergün görebiliyordum.Ama şimdi zorlanıyorum Gökturk'e git gel minibüs şöförü gibi oldum. Bugün aşklarımı sitelerinin sosyal tesisine götürdüm langirt masası, pinpon masası, havuz derken yerde bir kertenkele gördüm zavallı sosyal tesiste çaresiz geziniyordu.Bende hemen Sarp ve Mina'ya gösterdim tabi acayip heyecanlandılar.Çığlık çığlığa kertenkeleyi takip ediyorlar bende kertenkeleyi yakaladım avucumun icinde bahçeye çıkardım. Tabi Sarp bu durumdan pek memnun kalmadı ama hayvanceiz çıkmazsa buhar odasinda biraz kilo kaybedebilirdi :)
Bu arada evin altındaki fare sabrimi zorluyor oda bir canlı demicem basicam matkabi :)
Tıkır tıkır evin temelini yedi bitirdi ipne hayvan...
Neyse benden bu gecelik bu kadar

9 Kasım 2010 Salı

Taksici eslapitipiti

Geçtiğimiz  Cuma günü eski çalıştığım yerdeki  arkadaşlarımla buluşup Ortaköy'de bulunan Addio Mamma isimli bir mekana gittik.Bu mekana daha evvel gitmiştim ama Asmalı Mescid'de bulunan yerine orası çok keyif vermişti ve inanaılmaz eğlenmiştik ama Ortaköydeki yeni yerleri  maalesef olmamış yani pişmemiş diyebilirim.Oraya giderken birkaç yerdeki yorumları okudum ama yinede bizde gidip bir bakalım dedim ama yorumlara hak vermemek elde değil verdiğiniz paraya üzülüyorsunuz.Ne çalgıcıları ,ne verdikleri mezeler ve yemekler, nede işletme hiç olmamış.Açıkçası üzüldüm  tabi birde eskisi gibi gürültü patırdıya gelemiyorum. Bir dönem her gece dışarı çıkan ben artık nerdeyse sadece konserden konsere dışarı çıkar oldum mesela en son Yüksek Sadakat konserine gittim beyin travması geçiriyordum dip dibe itiş kakış ve gürültü  ııı ııh bana göre  değil artık yaşlandım yaw.Düşünüyorumda bir dönem nerdeyse hergün iş çıkışı  Cats and Dogs'a giderdim Bebek eşrafıyla sohbet muhabbet  harika vakit geçirirdim .Sonra eve gidip üstümü değiştirip Mojo'ya giderdim tabi yalnız diil :) orda sabahın 4'üne kadar asalak gibi müzik dinlerdik.Ve o dönem arkadaşlarım sigara içiyor diye bende içmeye başlamıştım özenti gençlik başka bir şeye özensene ama yok kötü şeylere özendim hehehhehe şaka ..Yani artık gürültü patırdı hiç bir şeyi çekemiyorum bu arada bir gece Deryoyla Mojodan dönerken bir taksiye binmiştik  bindiğimiz taksinin şöförü kadındı sabahın bir yarısı olduğu için ben çok şaşırmıştım büyük cesaret diye düşünmüştüm.Acayip bitirim bir tip yani bir film vardi Şöför Nebahat Abla aynen öyleydi abla.Bende taksici ablaya araba kullanmayı nekadar çok sevdiğimi hatta bir dönem taksiciliğe özendiğimi anlattım :) abla el frenini çekti arabayı durdurdu madem taksici olmak istiyordun al sana fırsat sen beni gidiceğiniz yere kadar götür dedi.Bende abla ciddimisin süper diyip şöför koltuğuna geçtim.Gececi taksi şöförlerine sellektör atıyorum selam veriyorum onlarda bana sellektör yakıyor müthiş keyifliydi.Abla saolsun biz arabadan inerken tembih etti kızlar alın telefonum bu bir daha bu saatlerde yol yürümeyin ben sizi nerdeyseniz gelir kapıdan alırım dedi canım benim çok tatlıydı.

Bu arada bu yazıyı yazarken Salih Saka'nın 7800 cd'sini dinliyorum züpersin ne diyimmm

3 Kasım 2010 Çarşamba

Teyze Olmak

31 Ekim 2008'de ablamın ikizleri oldu biri kız, biri erkek .Hiç unutmuyorum sabah 5 te eniştem aradı Esra Esen'in doğum sancıları başladı  biz çıkıyoruz sizde hastaneye gelin dedi.Yataktan öyle bir fırladımki sanki ben doğuma gidiyordum inanılmaz bir heyecan kalbim ağzıma dayanmıştı nefes alamıyordum.Hemen fotoğraf makinamı, video kameramı  ve Esen için bir kaç şeyi hazırladım.Ahmet'le ayrı arabalarla hastaneye gittik.Esen içerdeydi hepimiz bekliyorduk ve cücüleri çıkardılar :)
Ceyda ve ben ikizleri  ilk gördüğümüzde inanılmaz duygulandık hatta gözlerimden yaşlar süzülüyordu.O kadar çok resim çektimki anlatamam .Bebişleri odaya getirdiler iki tane melek ...


Hastanedeki  oda kapı girişi için hemen bişeyler hazırladım hemde hastanede aman yarabbbim ne heyecan ne heyecan.E tabi 1 hafta erken geldiler :)hazırlıksız yakalandık hehhehee...
Ben normal şartlarda yeni doğan bebeklere dokunamazdım yani nasıl tutulur bilmezdim ama o dönem iştende ayrıldığım için her gün ablama gidiyordum çünkü aşklarımı görmeden vakit geçmiyordu.Profesyonel bebek bakıcılarına taş çıkarabilirdim alt deeğiştirmeler gaz çıkarmalar ninniler her türlü bakım ..
Aşk'larımın isimleri Sarp ve Mina oldu 5 ay boyunca doğru düzgün bakıcı bulamadığımız için sabah gidip akşam evime dönüyordum.O dönem nekadar yorulduğumu anlatamam mama içiyorlar zar zor, gaz çıkarma, sonra uyutma bu işlem 3 saatte bir oluyordu ve biz Esenle zombi gibiydik .Gerçi çokta keyifliydi ama  çocuk bakımı ciddi sorumluluk isteyen bişey yani bence herkesin harcı değil..

Bu arada Mart 2009'da ikizlerimize yeni bir fırlama katıldı adı Berk yani üç tane canım oldu.Berk doğduğunda ona cartlak kebabı diyordum çünkü çok carlıyordu ilk gün.Onada ona benzeyen bir kapı süsü hazırladım :)
Berk resmen arada kaynadı yani o steril durumları yok artık bizde eller yıkanıp ıslak mendillerle silinmiyor :)Yüzünü resmen yalıyorum öperken ama napiyim tam yemelik .Üçüde çok tatlı maşallah allah nazarlardan korusun onları .
Sarp ve Mina okadar  komik konuşuyorlarki mesela bana :Eşla ,Ceyda'ya: Cida ,Ahmet'e Amet diyorlar daha neler neler benim enerjim onlar.Sarp bana ciddi aşık Eşla, Eşla, Eşla devamlı bir arayış içersinde tabi kıskananlar çok hehehheheh mesela Cida ama Mina'da ona aşık durum eşit gibi.Aşklarımla çok güzel oyunlar oynuyoruz,  kitap okuyoruz, resim yapıyoruz.Aşklarımın pazar günü doğum günlerini kutladık onlar için mini bir klip hazırladım tüm resimlerini editleyip harika şarkılar eşliğinde sundum çok yoruldum ama deydi.


İyiki doğmuşsunuz, iyiki varsınız benim canlarımsınız....

14 Ekim 2010 Perşembe

Orman Yürüyüşü

Geçen hafta Pazar günü tamda darlanmışken arka odada kutuların arasında Rollerblade'lerimizi buldum.Hemen kendiminkini giydim odanın duvarlarına tutuna tutuna salona geldim.İlk düşme korkusu yaşadım ama beş dakika geçmeden Katarina Witt gibi olmuştum bile...
Neyse diğer çiftide Ceydd giydi birlikte salonda show yapmaya başladık ay çok komiktik.Ahmet ısrarla ya dışarı çıksanıza sokakta kayın diyo bende hayır hayır ben çabuk sıkılırım birazdan sıkılıcam zaten diyip hala kaymaya devam edıyordum.Neyse kaymaktan  sıkılınca ne yapalım ne yapalım diye düşünürken havada biraz endişeli olduğu için yürüyüş yapalım dedik ve Belgrad Ormanı'na gittik.
Doğaya aşığım inanılmaz huzur buluyorum ve yürüyüş yapmak helede yağmurda yürümek inanılmaz bir meditasyon biçimi .



Yürüyüş yolu toplamda altı kilometre çok keyifli bir yol biraz yürüdük ,biraz koştuk,birazcıkda ben çok sevdiğim için mantar topladık ve yağmurda sırılsıklam olduk çok keyifliydi.




Belgrad Ormanında en gıcık olduğum şey  Sporcu Çeşmesi adında yapılan dandik çeşmeydi nasıl bukadar zevksiz ve uyumsuz bişey yapılabilir diye düşündüm .



Neyse eskisi gibi her hafta yürüyüş yapmaya karar verdim hatta verdik umarım bu hafta tekrarlarız ;)

3 Ekim 2010 Pazar

Bugün Böyle...



Gece yatarken kafamda milyonlarca düşünce ...Düşünmeden uyuyamıyorum daha doğrusu yatınca hemen uyuyamıyorum uyuyamayıncada gerekli gereksiz herşeyi düşünüyorum .Birara sarı kantaron diye bir çay içiyordum oh misss.Çayı içer içmez belki psikolojik pat diye bayılıyordum gerçi o ara uykuya çok ihtiyacım vardı arkadaşım canım Esramı kaybetmiştim...
Bu sabah yine erkenden uyandım birde hiper uyandım , hemen Ahmet'in  yanına gittim bir gömlek birde kravat seçtim birde ayakkabı yanlız ayakkabıda takıntım var ayakkabı temiz olmalı.Hemen ayakkabı boyalarını çıkartıp başladım ayakkabıyı  boyamaya tabi biraz acele ettim çünkü parlatma kısmına geldiğimde ayakkabının tüylendiğini fark etim ,yani ayakkabıyı bir miktar harcamış oldum  he he he...
Ayakkabı kışlık formda oldu bu halide güzel ama bugün ayakkabı tamircisinde  boyattırırım .

Sabahtan beri eski resimlere bakıyorum ,eski yazılarıo okuyorum eski olan her şeyi inceleme altına aldım .Tabi bir yandan aşık olduğum kadın Şevval Sam'ın şarkılarını dinliyorum.Bu kadın çok başarılı bir hatun sesi okadar güzelki tarifi yok.Hele son albümü Has Arabesk off müthiş.Arabamda taksici müziğin sesini açıp camlarımı kapatıp bu albümü dinliyorum .
UYKUSUZ GECELERİN SABAHINI BANA SOR
YARIM KALAN AŞKIMIN ACISINI BANA SOR
BANA SOR YALNIZLIĞI
AYRILIĞI BANA SOR
MUTLULUĞU TANIRSIN
MUTSUZLUĞU BANA SOR

SENİ BENİM GİBİ SEVEN BULAMAZSIN
TANRIM BU RÜYADAN HİÇ UYANDIRMASIN
ÖMRÜN VEFASO YOK KORKUM AŞKIMDAN ÇOK
GÖNÜL SENSİZ KALMASIN
Eski şarkıların sözleri ne kadar güzel ne kadar anlamlı şimdiyse abidik gübidik şeyler var.Neyse dün yine uyuyamadım çünkü kafam fotoğraf makinama takıldı daha doğrusu makinalarıma :( İki fotoğraf makinamda bozuk dün Eminönüne götürdüm yavrularımı  Nikon'un servisine bakalım 10 güne kadar haber vericekler.
Ühüüüüü çok üzgünüm 
Anacım çok kıskanç insan var tabi gözleri kalıyor hehehhehehhheh çok güldüm ya kıskanmayın beni ...Ben o makinayı alana kadar neler çektim kimleri delirttim.
Nazar etme ne olur çalış seninde olur .Biraz çalışın yawww
Projem yarım kaldı of and pof ...

BEN SENİ SEVDİĞUMİ DÜNYALARA BİLDİRDUM :)






3 Ağustos 2010 Salı

Fas Seyahati

Tüm seyahat yazılarım canım  Esroş'uma ithafendir ona söz verdiğim gibi vakit buldukça yazıcam ;



2007 senesinin aralık ayıydı kurban bayramı tatilinde bir yere gidelim diye düşünürken aklımıza Fas geldi biraz etnik birde vize derdi yok oh miss…Hemen araştırmaya koyulup birkaç turla görüşüp arkadaşım Ekin Beyinde önerisiyle Café Tur u seçtik.


Havaalanında Café Tur görevlileriyle buluştuk ve turun kiralamış olduğu uçakla Fas Marakeş yolculuğumuz başladı.Uç yaklaşık olarak 4,5 saat sürdü ama keyifliydi. Casablanca ya indik ordanda otobüsle Marakeşe yolculuk başladı .Cafe Turu seçtimiz içinde çok şanslıydık tur rehberimiz süperdi otelimiz harikaydı yani her şey dört dörtlüktü.Otobüsün camından etrafa bakarken çok komik görüntülerle karşılaşıyorduk.Orda halk genelde motosiklet kullanıyor.


O kadar sekerki koyunları motosikletlerle taşıyorlardı.Neyse otelimize geldik ve ben hemen dışarı çıkıp gezelim dedim.Fotoğraf makinamı aldım ilk gitmemiz gereken yer diye düşündüğüm Djemaa el Fnaa Meydanına gittik .Bu meydanin Marakeşin kalbi dendiğini okumuştum ve ne kadar heyecanlandığımı unutamıyorum bir sürü insan dolu rengarenk bir curcuna nefis bir görüntüydü.


Bence bu meydan Marakeşin  en önemli noktası burda epeyce bir zaman geçirebilirsiniz…Bir yanda yılan gösterileri, bir yanda kına yapan kadınlar bir yanda falcı kadınlar, bir yanda incik boncuk tezgahları, kumaşlar , kilimler...Ve birde Faslı renk renk kıyafetli tipler...Tabi meydanda iki elime birden kına yaptırdım çünkü kınaya bayılırım e bide yerine gitmişken yaptırmasam olmazdı


Bu meydani bitirdiğimizde The Souk ( yani geleneksel carşı):Burasıda karışık bir çarşı.Kolunuzdan tuttular mi istedikleri dükkana sokup size bişeyler satana kadar uğraşıyorlar yani at sineği gibi yapışıyorlar.Hani Mısır Çarşısına gittiğimizde bazen turistlere çok yapıştıklarını görürüz ya …Yooo aslında yapışmıyorlar gayet kibarlar Faslı abileri görünce bizim esnafımızın aslında ne kadar saygılı olduğunu net bir şekilde anlamis oluyorsunuz.Neyse efenim bu çarsıda enfes deri çantalar, deri valizler,gümüşler,kilimler, Fas terlikleri, yerel giysiler,renkli çömlekler daha bir sürü güzel objeler var…


Yalniz çarşı biraz karisik beğendiğiniz şeyi almalısınız sonra aynı yeri bulamıyabilirsiniz.Birde bizi tur rehberimiz çarsida pazarlık yapmamız konusunda uyarmış iyikide uyarmış hakikaten yledikleri fiyatin yarisina bazende yarı fiyatından daha ucuza alabiliyorsunuz pazarlığa açık bir memleket çünkü acayip fazla fiyat çekiyorlar gerçi bazen üzülüp pazarlık bile yapmak istemiyorsunuz çünkü çok ucuz şeyler var.


Bu arada bizim atladığımız çok önemli bir ayrıntı vardı Kurban Bayramında Fası seçmiş olmak…Kurban bayramıydı ve heryer bayram olduğun için kapalıydı  yani o güzel ara sokaklar ...


Yani burda neye dikkat etmek gerekiyor müslüman ülkelere Kurban Bayramında pek gidilmemeli gidenlerde uyarılmalı çünkü doya doya o güzel ara sokaklari gezemiyorsunuz ve alış veriş yapamıyorsunuz seçenekleriniz azalıyor...
Tabi birde işin en ürküncü her yer cinayet işlenmiş gibi  ortada bırakılmış kurbanlık hayvanlarla dolu ve şehirdeki ağır zlenmiş kurban kafalarının  kokusu offf!


Burda eski ve yeni şehir diye bir ayrım varmış.Eski şehir camiler saraylar ve dar sokaklar.Yeni şehirde  ise cafeler ve oteller var.


Bizde alisveris smı atlayip turdan ayrılıp bir scooter kiralamaya karar verdik çünkü dip koşe sehrin tüm ara sokakları gezmeliydik.Nereye gitmemiz gerekir? diye sorduğumuzda bize Marakeşin sembolü haline gelmis olan Koutoubia Camisine gitmemiz gerektigini soylediler.Evet camiye gidildi sonra ara sokaklara dalalim dedik yalniz ara sokaklar beni biraz ürküttü çok kalabalıktı ve fotoğraf çekmek istediğimde çok tepkililerdi ve genelde çektirmiyorlardı.

O kadar çok dar sokaklara girip çıktık ki evet sonunda kaybolduk.Faslıların resmi dili Arapça ama çogunluk Fransızcada biliyor adres soruyoruz Fransızca anlasamıyoruz neyseki kocacım Ahmet Arapça da çat pat bildiği için otelimize nebildik:) Ertesi günde Ourika Vadisine gittik orda bir ylünün evinde nane çayı içtik  bir sürü fotoğraf çektik.


Çok keyifli bir geziydi tadı damağımda kaldı umarım birdaha fırsatımız olur ve tekrar Marekes gezisi yapariz






2 Temmuz 2010 Cuma

Soraya'yı Taşlamak


Epeydir çekmecede  bekleyen Sorayayı Taşlamak isimli filmi nihayet Çarşamba aksamı izledik.Film gercekten muhteşemdi aslında bu şekilde yazmak rahatsız edici çünkü gercek bir olayı anlatıyor …



Filmi nefesimi tutarak izledim ve gerçekten cok ağladım …


Birazcık filmi özetliyeyim…

Bir gazeteci arabası bozulduğu için bir köyde mahsur kalır. Burada Zahra adında bir kadınla tanışır. Bu adamin gazeteci olduğunu anlayan Zahra, onunla konuşabilmek için peşine takıllır çünkü Zahranin bir gün önce Yeğeni Soraya aynı köyde yaşadığı insanlar tarafından taşlanarak öldürülmüştür. Ölmeden önce yeğenine söz veren Zahra, bunun köyün sırlarının arasına gömülmemesi için elinden geleni yapmaya kararlıdır.



Tek umudu da bu gazetecinin elindedir, dinlemeli ve bu küçücük köyün büyük günahını tüm dünyaya anlatmalıdır ve onunla sohbet etmeye başlar. Zahra yeğeni Soraya nın hikayesini anlatmaya başlar.

İran’da evli olan Ali,14 yaşında bir kızı sevmektedir ama Soraya ile evlidir ve eşinden ayrilmak icin ona turlu iskence yapmaktadir .Eşine nafaka ödememek için ona komplo kurar ve iftiraya maruz bırakır.Köyün ileri gelenlerinden Molla Hasan ve muhtar İbrahim oy birliği ile Soraya’nın taşlanarak ölmesine karar verirler.



Off cok basarili etkisinden kurtulamiyacaksiniz filmin başlangıç sahnesindeki Zahra ‘nın yeğeni Sorayanın sahile bırakılan cesedinin parçalarını köpeklerin yemesi ve Zahra ‘nın kemik parçalarını toplayarak yıkaması ve gömmesi…


Neyse ben izlerken sinirden yerimde duramadım ama muhakkak izlenmeli diyorum



30 Haziran 2010 Çarşamba

Gıcınk hayvan



Basımın ağrısı bugün tavan yaptı...
Her sabah Ahmet işe giderken bende kalkarım  ya spora giderim yada evde biseylerle uğraşırım .Tabi kocam işe gitmeden  kendimce ona kravat seçmesinde falan yardım ederim. Bugün alarmdan  önce başucumda  bir tıkırtıyla uyandım tıkırtıda bayağı bir kuvvetli nerdeyse evi yiyip bitirecek gibi bir ses. Bu tıkırtı ne anlama geliyor? evimiz bahçe katı olduğu için evin altında bir yada birkaç aile yasıyor yani bizim fare geri dönmüş bugün ilk kez o aptal sesini duydum vik vik ıyyyyyyyyy  sinirden bayılabilirim.Evden türlü hayvan cıkıyor mesela örümcekler her türlü boyu , akrepler , kırk ayaklar daha bir sürü garip şey . Bunlara tahammül edebiliyorum zaten akrep ve örümcek çok severim ama fare hakikaten yani evde yılan olsun ama fare olmasın offf gerçi evde değil ama aşağıdan gelen ses her an parkeyi delip geçicekmıs  yukarı çıkıcakmış havası beni bayıltmaya yetıyooor
Ne gıcınnnnk hayvan

16 Haziran 2010 Çarşamba

Ev hanımı eslapitipiti

Ev kadınlığı zor yani çok bana göre degil. Ekimde tam iki sene olacak o zamandan beri çalışmıyorum evdeyim lahana gibi yayılıyorum. İşten  çıkarken oh ne güzel artık işe gitmek yok die sevinirken bu kadar sıkılacağımı düşünmemiştim stresten Cüneyt Arkın gibi saçlarım beyazlaştı :)






Bu arada  evin temizliği yada  düzeninde  sorun yok…
Düzen ve temizlik manyağıyım...










ama iş yemek yapmaya  gelince sınıfta kalabilirim.Yemek yapmayı bilmiyor muyum ? biliyorum ama çok nadir  içimden geliyor  yemek yapmak.O gün geldimide yıllık yemek yapabilirim yani hızımı alamıyorum helede karnım açsa aman ya rabbim müthiş şeyler çıkıyor…


Pazar günü beyimle yani  kocamla evde oturalım dedik  çünkü Cuma Ctesi yoğun bir trafik vardı hem bizde hemde yollarda sahil kilit, Etiler kilit Bebek bitik yani darlandık. 



Neyse  pazar günü  bahçemizde keyif yaptık .Ve bir anda  ben yemek yapıyım dedim  müthiş bir hız ve arzuyla taze fasulyelerin kenarlarını temizlemeye başladım tabi kocamdan da yardım istedim çünkü bu kılçık ayıklama işi adamın tadını kacırabilicek türden  ayıklarken nerdeyse yıllar geçiyor çok gıcınk. dediğim gibi benim alanıma girmiyor!!!





Neyse ayıklama isinden sonra taze fasulyeyi pişirdim ardından enginarı hazırladım  enfes zeytinyağlı taze fasulye ve zeytinyağlı enginar yapmış oldum Aferin bana birde kocam sevdiği için  sütlaç yaptım.Sütlaç yaparken yaşlandığımı hissettim :)



Akşam  Ceyda ,Cenk,  Esen ve Selçuk geldi hep beraber bahçede ateş böcekleriyle beraber oturduk kocam ve ben yaptığım enfes zeytin yağlıları lüplettik.Projektör kuruldu  beyler maç izledi.Maç bitince  ve misafirlerimizde evlerine gidince sütlaçlarımızı  alıp kocamla hiç izlememişiz  gibi Sex and the cityi izledik yapılacak bişey yok bağımlısıyım tek izlediğim dizi napiyimmm…Her küselin bir kusuru vardır buda benimkisi olsunnn 





Bu arada bunuda atlamamalıyım  yemekler pişerken nalbura gidip sineklik tülü almıştım sineklik tülle nemi yapıcam???
bir makyaj cantası yani güneş yağlarımı  koymak için birde büyük bir plaj çantasıı Bakalım nasıl olacak ???

Tabikide güzel olur çünkü ben yapıyorum .Eskiden yani dahada gençken boncuklarla nefis takılar yapardım hatta bir donem pirinç üzerine isim  yazılan kolye uçları modaydı  onlardan bile yaptım.Tabi bunları sadece zevk için yapmıyordum bunlardan ciddi para kazanıyordum.Hatta ilk kazandığım ciddi paralarla ablamla tatile gitmiştik ahhh çok keyifliydi…hem tatil hemde kendi yapmış olduğum şeyleri satıp para kazanıp harcamak…
Tabi cok fazla hazır ürün gelmeye başlayınca bende o tarz atraksiyon ları bıraktım . 


Simdi bahçede oturmuş hafif esintiden keyif alarak  bir taraftan yaptığım türk kahvesini içerek ve içerken de insanlar bu kahveden keyif alıyorlar bende almalıyım diye düşünürken  digiturkun her zaman dinlediğim vazgeçilmezim 444 nolu kanalından çalan süper müziklerle sinek tülümü dikmeye çalışıyorum






Tepemde bağıra cağıra öten papağanın  resmini çekmeye çalışıyorum ve  zavallı kendini kanıtlamaya çalışan bülbülün güzel ötüşünü baltalamaya çalışan papağana içten içe kıssamda aralarındaki atışmaya bayılıyorum.    
Bugün yemek yaptım mı???    hayır açım :)  kocamında maçı var  yani bugünde sıyırdım

çalışan piti ışıldar ve eslapitipiti olur 


10 Haziran 2010 Perşembe

Shrek 4

Evet nihayet Shrek 4 u  dun aksam Istinye Parkta 3 boyutlu izledim .Enfesti diyebilirim.Birazcik filmden bahsediyim ...

Shrek ve Fioana , cocuklariyla cok mutludurlar tabi bu mutluluga cizmeli kedi , esek Donkey ve yavrularida dahildir.Yalniz Shrek eski gunlerini ozlemektedir.Kendini gercek bir dev gibi hissetmemektedir.Cocuklarinin  ilk dogum gununde artik cok sikilmistir.
Disari cikip yururken kotu kalpli Rumpelstiltskin ile karsilasir  bir anlaşma imzalar. Aslında Rumpelstilzchen, onu oyuna getirmiştir.Shrek anlaşma sonrası kendini farklı bir yerde, farklı bir zamanda bulur. Bu dünyanın kralı Rumpelstiltskin’dir.

Bu yeni dünyada devler avlanmaktadır. Shrek, Fiona ile hiç karşılaşmamıştır. Üstelik eski dostları esek ve kedi da onunla tanıştıklarını hatırlamaz. Shrek’in yeni görevi her şeyi eski haline getirmek ve gerçek aşkı    Fioana ile dostlarını yeniden kazanmaktır.
 Filmdeki bazi sahneler acayip komik bazi sahnelerde cok duygusal  yani ben ve beyim bayildik cok cok cok tavsiye ederim.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Hatunum Bozkusum

Hepimizin eminim cok arkadasi vardir ama bazi arkadaslar ozeldir onlar dostlarinizdirda.
Bu sarkiyi ne zman dinlesem hep canim  arkadasim Hatun  aklima geliyor onla yaklasik 15 yil evvel  tanistik  o benim canimdir .Hani vardir ya yediginiz yemek ictiginiz su ayri gitmez ya iste o oyledir.Inanilmaz merhametlidir hic kiskanc degildir hep benim iyiligimi ister kardes gibiyizdir.O ailesinde en fedakar olandir erken yasta calismaya baslayip kalabalik olan ailesine elinden geldiginin  en fazlasiyla yardim edendir.Hatunla ilk tanistigimda ona hayran kalmistim butun gun iste calisip aksam eve gittiginde birde evde calisir yani annesine yardim ederdi cok caliskan hic soylenmeyen biridir.Evleri herzaman cok kalabalikti zaten 8 kardesler  o kalabalik yetmiyormus gibi birde eve akrabalari ve komsulari gelirdi .Yer sofrasi kurulur yerde yemek yenilirdi.Benki okadar istahsizimdir yani yemek yemeyi unutabilirim aklima gelmez  Hatunlara gidince canavarlasirdim cunku kalabalikta yemek yemek inanilmaz keyifli olurdu.Tek sorun yemekten sonra bulasigi kimin yikiyacagidir? Iste o zaman kizlar birbirine girer sen yika
hayir ben dun yikadim
sen yika
olmaz benim arkadasim var ayip diilmi sen yika
hahahah cok komik ….
Hatun ve kardesleri Ismail amcadan yani babasindan cok cekinirlerdi tabi onlar oyle olunca bende cok cekinirdim ama Ismail amca ve Hanife teyze dunyanin en  seker anne ve babasiydi.Ama tek sikinti Hatun kimsede kalamaz kim kalmak istiyorsa Hatunlarda kalinabilirdi ancak.Hatunlarda kalmak isime gelirdi ev kalabalik tabi ben ve Hatun evin prensesi ust katta yayila yayila bir hal olurduk .Hatunun odasinda sigara ve kahve keyfi yapardik ahhhh cok ozledim o gunleri.

Canim arkadasim simdi Fransada yasiyo yani birbirimize cok uzagiz.Gerci haftada uckere konusuyoruz ama yinede yetmiyoooo…


Aman sakin yanlis anlama yani fircami yemiyim her zamn aklimdasin.

Seni cok aylavyu :)



6 Haziran 2010 Pazar

Hamam keyfi


Eslapitipiti hamamda ...


Bugun Ceyd ve Deryoyla bulusup guzel bir kahvalti yaptik sohbet ettik gulduk gayet keyifliydi ama bulusmamizda tek eksik Esromdu yanimdaki sandalye bostu Allahin gucune gitmesin yine isyan ettim arkadasimin oldugunu kabullenemedim hala :(    Onu  o kadar cok ozledimki tarifi yok onsuz hic birseyin anlami yok...

Kahvaltidan sonra Taksim Istiklal caddesindeki Tarihi Galatasay Hamamina gittik  ...Ben ilk gecen sene gelmistim buraya iki yabanci misafirimizi getirmistim hem onlar cok begenmisti hemde ben.
yani vavvvv diyemem ama tertemiz  kalabalik diil birde hafiften  calan muzik insana acaip keyif veriyo.Buraya her geldigimde soyle diyorum  yok yok her ay gelicem ama bir turlu olmuyo.
Neyse hamamda sadece ucumuzduk acayip gulduk,  gevsedik, fenaliklar gecirdik,keselerimizi  yaptirdik, soguk sularimizi ictik kipkirmizi suratlarla ciktik.
Bu hamam kulturu bambaska bisey acayip keyifli diri ficudum kendine geldi....

11 Mayıs 2010 Salı

INTERNET MAGDURU BEN...


Aman yarabbim ne mutlu bana bir haftadir verdigim internet baglantisi mucadelesi nihayet dun oglenden sonra cozuldu.Tam bir haftadir ADSL baglantimiz icin TURKTELEKOMu ariyorum ariza bildiriyorum.Sozde musteri hizmetleri bana tarif ediyoo  kabloyu cikar , tak , modemi kapat , ac bir suru deli sacmasi seyler .Bende bakin bu tariflerinizi yaklasik 4000 kisiyle uyguladim yeterrrrrrrr ya birini gonderin baksinlar diyip deliriyorum.Birini gonderiyolar ama adam apartmanin bahce kapisina not birakiyo ...Eve geldik yoktunuz ariza tespit edildi .Yahu hangi ara geldiniz niye benim haberim yok .adamlari ariyorum.
Alo merhaba bana not birakmissiniz ama ben evdeyim tekrar gelirmisiniz?
Yaw hanfendi kactane abonemiz var randevuyla calismiyoruz arayin Ptesi randevu alin.
Eeee randevuyla calismiyodunz hani 
Musait diiliz  bugun Cuma bak saat kac Ptesi arayin....
Sikayet birimini ariyorum herkesi sikayet etmek icin ama telefona cikan kiz enerjimi aliyo vazgeciyorum ve karar veriyorum soyle diyorum ben niye sinirleniyorum?
Ahmet halleder ben sakin diilim deliyim kimseye tahammulum yok ozellikle aptallara yada kendini zeki sananlara ...
Oh mis dun Telekomdan adam ariyo
hanfendiiii evdemisin ?
Evet
Geliyoruz ...
Aman gel.Neyse bir adam geldi tamir etti ve hattimiz acildi .TTNET hizli internetmis aman aman kimseye tavsiye etmem .

HIDRELLEZ


Kucuklugumden beri hidrellez benim icin hep keyifli gecmistir .Ben Ortakoyde buyudum eskiden Ortakoy cok kalabalik degildi mahalle kulturu vardi komsuluk vardi genelde evler mustakildi yani apartman fazla yoktu .Bizim evimizde mustakildi ve harika bir bahcesi vardi bence bizim sokagin en guzel eviydi .Bahcemizde kediler, kopekler, tavuklar ,horozlar ve civcivler…
Babam Eminonunden bize civciv alirdi bizde evin icinde onlari besler buyutur bahceye transfer ederdik .Yani cocuklugumuz harikaydi .Hidrellez zamani hazirliklarimiz olurdu.Daha dogrusu annemin hazirliklari olurdu  evimiz hep temizdi ama annem o gun ekstra bi ozen gosterirdi evde kirli camasir olmazdi her sey tertemiz olurdu..Aksam bahcede ates yakardik tum mahalleli gelirdi herkes atesin ustunden atlar ve dilek tutardi..Minik taslardan evler arabalar yapardik yani istedigimiz seyleri taslarla resmederdik .Gul agacinin dibine bozuk paralar koyar sabahinda alir tum sene o parayi cantamizda tutardik bereket olsun diye.Benim en sevdigim bolumse annemin tencere icine yada bir kabin icine hazirladigi guzel karisimla yuzumuzu yikamasiydi.O karisimda neler vardi neler…Guller ,sumbuller yani en guzel cicekler, pirinc, tuz , seker, un, yumurta ve su .Bunlar hazirlanip gul agacinin dibine koyulur sabahindada o suyla yuzumuzu yikardi bide yuzumuzu yikarken soyle derdi…
Su gibi berrak olun ,
Cicekler kadar guzel olun,
Tuz ,pirinc .un gibi bereketli olun ,
Seker gibi tatli olun,
Yumurta gibi tok olun…

Ve yuzumuzu 3 gun bu suyla yikardik Sabah uyandigimizda yastigimizin kenarinda ciceklerle uyanirdik .Annemin yaptigi herseye bayilirdim ve heyecanlanirdim. …
Annem 5 Mayis Carsamba telefon acti .kizim aksam gul agacinin dibine ev.araba yani ne istiyosaniz yapin bide cicekli su yap kizim yarinda biz geliriz Esenlerin bahcesinde ates yakariz dedi…Heyooo ates yakip ustunden atlicaz .Aksam Ahmetle yani beyimle yemekten geldik hemde bayaaa gec geldik ona yolda eskiden hidrellezde neler yaptigimizi anlattim.Cok guzelmis bizde yapalim dedi ama cok gec oldu yani sadece yarin ates yakma kismi olabilir dedim.Olmaz dedi arabadan indik harika birkac cicek kopardi bana verdi bende hemen tencerenin icine su ,pirinc, seker, tuz, yumurta koydum apartmanimizin girisindeki gul agacinin dibine koydum…..Heyooo super
Gel dedi bahcede biseyler yapalim iste o zaman koptuk neler yaptik neler standartlar yukselmis tabi Ben tenis kortu yapiyodum en son saatin gecenin 1 00 i oldugunu fark edip iceri girdik.Sabah 06:30 uyandik gul agacinin altindan tenceremi aldim bende Annem gibi;
Su gibi berrak olalim ,
Cicekler kadar guzel olalim,
Tuz ,pirinc .un gibi bereketli olalim ,
Seker gibi tatli olalim,
Yumurta gibi tok olalim dedim…

.Benim super pratik kocam o aksam olmayacagi icin kare seklinde kesilmis aliminyum folyonun uzerine pamuk koydu yaktik sabahin korunde ustunden atlayip dilek diliyoruz ve gulmekten yikiliyoruz ates sonene kadar atladik . Cok keyifliydi…Baharin mujdecisi Hidrelleze bayiliyorum.Insallah bu senede bolluk ve bereket getirir.

16 Nisan 2010 Cuma

CEMALNUR SARGUT

Canim arkadasim  Esra bana birgun telefon acip buyuk bir heyecanla ve askla  Cemalnur Sargut u anlatmisti sonrada linkini yollamisti ve bugun canim arkadasimin vefat edisinin  ilk haftasi ve  Peygamber Efendimizin dogum gunune denk geldi...

ilk haftan Kutlu Dogum Haftasi  ve TRT 1 de sayin Cemalnur Sargut u izliyorum gozlerimden yaslar akarak .
Arkadasim sen okadar temiz kalpliydinki hersey senin sevdigin gibi

Kimse kimseyi koruyamaz tek koruyan Allah tir!

15 Nisan 2010 Perşembe

CANIM ARKADASIM ESRAM...


10 NISAN 2010 gunlerden Ctesi hava guzel sabah Annemle Babami alip Guzelcehisara gittik kahvaltiya ordanda Esrosuma gidilicekti.Kahvalti yapiyoruz mesaj geldi her telefon her mesaj beni cok geriyo...

Msj soyle

Esra yi bu sabah kaybettik

Ne yapmaliyim bilemiyorum boyle bisey yasamadim agliyorum, agliyorum,uyuyamiyorum resimlerimize bakiyorum videolari izliyorum kimildamadan hic bisey yapmadan oturuyorum ne yapicam ben? eskiden o beni arardi ben onu biseyler yapardik cok guzel anilarimiz var.
Ama icimde hep bir korku oldu ya onu birgun kaybedersem diye cunku canim arkadasim senelerdir kanser denen serefsiz hastalikla mucadele etti hic kimse onun kadar kuvvetli olamazdi o cok kuvvetliydi sanki o hasta diildi.Aslinda bi ara ne guzel iyilesmisti ne guzel artik hersey bitti diyodum 6 sene sonra daha siddetli geldi igrenc hastalik canim arkadasimi aldi goturdu son ana kadar verdi mucadelesini cok kotuyum canim benim seni o tabutta gormek seni mezarlikta birakip gelmek mevlutte senin icin dua etmek aklima gelicek son seydi delirmek uzereyim beni goruyosun izliosun bana hep guclu ol derdin olamiyorum olmakta istemiyorum hic bir anlami yok .
Daha cok yapicagimiz sey vardi yaz tatili amerika bisuru bisuru sey canim benim...
yakin akrabalarimi kaybettim hastalik gordum uzuntu gordum ama bu baska cok baska.
Esro yu tanidigimda biraz soguk gelmisti agresif gelmisti sonra onu tanidigimda dedimki ben yasadikca Esrada hayatiimda hep olmali.

Cevremizde boyle insanlar cok yoktur akilli, durust, iyi kalpli ,ozu sozu bir, kiskanc olmayan, merhametli , dobra ,masum, sevgi dolu guzel bakisli, yaşama saygılı, kadere inanan ve bunun bir sinav oldugunu bilen ...
iste benim arkadasim Esra boyle biriydi

CANIM ARKADASIM DOSTUM SIRDASIM KARDESIM EN OZEL INSAN MEKANIN CENNET OLSUN NURLAR ICINDE YAT
beni cok yalniz biraktin kimle konusucam kimden akil alicam bilmiyorum yerini hic kimse dolduramaz seni cook seviyorum bitanecigim kucucugum sapsal suratlim hello kittym...

5 Nisan 2010 Pazartesi

SIKILDIM

ben cektim sen sevdin
bu sana ...


Yalnizlik nasil birsey ? Bilen varmi?
En sevdigim...
Arkadasim,canim, dostum,sirdasim kisacasi herseyim uzun bir suredir hasta...
Ben caresizim elimden hic bir sey gelmiyor keyifsizim mutsuzum...Sabah oldugunda kalbim hizlaniyo ne oldu acaba diyorum? yatarken dualar okuyorum Allahim ona kuvvet ver acisi olmasin agrisi olmasin ne olur toparlasin diyorum uyuyamiyorum .Onu cihazlara bagli gormek cok boktan en son dun yanina girdim yogun bakima .Artik kimseyle konusamiyorum konusmakta istemiyorum Dr lari sevmiyorum nefret ediyorum...
SENI BEKLIYORUM ,
IYILES ISTIYORUM ,
ICIMDE COK BUYUK BIR ACI VAR ,
BOGAZIM DUGUMLENIYO,
NEFES ALAMIYORUM,
BAHAR GELDI AMA SENSIZ ANLAMSIZ HADI IYILES

SEN HAYAT DOLUSUN,
SEN DAHA COK KUCUKSUN,
SEN SUKREDENSIN,
SEN BANA HAYATIN NE KADAR KIYMETLI OLDUGUNU SOYLEYENSIN,
Okadar hastayken bana demistinki Esra nefes aldigimz surece cok sansliyiz
Sonra dedinki artik cok nefes alamiyoruum ama ayaklarim tutuyo bak sana gelebiliyorum
ALLAHA COK SUKUR ,

SIMDI SADECE YATIYOSUN
BEN BUNU ISTEMIYORUM ISTEMIYORUM
Beni arayip hadi Sutis e gidelimmi ? demeni
Benimde sana yaaaaaaaaaaaa baska yer yokmu diyip yine Sutise gitmek istiyorum...
SENI SEVIYORUM HEMDE COK
HERSEYDEN COK
EVRENDEKI TUM ENERJILER SANA GITSIN CANIM ARKADASIM DOSTUM