30 Kasım 2010 Salı

Çok yorgunum...


Nicolas Gouny

Bugün dayım hastanede yatalı tam 20 gün oldu.Bir düzelme oldumu? Biraz oldu ama yutma refleksi hala düzelmedi  hala burnundan besleniyor.İnşallah yakında düzelir.Konuşması anlaşılmıyor ama sorun değil.Biz artık taburcu olur diye düşünürken dün gece mide kanaması geçirdi.Allah daha kötüsünü vermesin ama artık sabrım taştı.Bugün hastaneye gittiğimde bir tane bile doktor yoktu.Dayım'la ilgili bilgi istiyordum iki gün önce yürüyebilen dayım bugün inanılmaz solgun bir yüzle yatakta yatıyordu kolunda bir sürü iğne izi, oksijen veriyorlar.Ne yapıcağımı şaşırdım soğuk soğuk terliyordu.Hemşire'ye söylediğimde garip bir durumu yok dedi ve işte o anda delirdim.Nasıl yani gel bir bak bakalım durum normalmi?diilmi? dedim.
 
Sabit Bey iyimisin?  diye bağırarak soruyo sanki karşısında sağır bir hasta var.Allahın gerzekleri tabi o hemşire başta olmak üzere orda bulunan hemşire, doktor ne varsa hepsine saydım sonra tek tek odaya kontrole geldiler.Dayım çok kan kaybetmiş kan bankasına gidip 3 paket kan aldım.Tabi KAN BANKASI 'a gittiğimde durumun ne kadar acı olduğunu iyice kavramış oldum.Aslında hepimizin kan vermesi gerekiyor.Verdikleri 3 paket kana karşılık benden 6 kişi istediler 6 kişi bulmam lazım kan grupları fark etmiyormuş.Bakalım ben vericem Ceyd verir Ahmet verir diye düşünüyorum bakalım.Umarım  dayıma bir daha kan lazım olmaz toparlar.Burnumda hala oraların acı kokusu var kendimi hiç iyi hissetmiyorum.Hep birilerine yetmek isterim psikolojimi yada yorgunluğumu hiç umursamam ama bu ara tadım kaçık hemde çok.
Allah beterinden korusun ve Allah tüm hastalara şifa versin diyorum.
Hastane ortamı çok kötü yoğun bakımda yatanlar...off herşey çok kötü...
bugün yoğun bakımda bir kadın kötüleşti bütün doktorlar hemşireler toplandı , bir tane şıllık hemşire gayet sakin ex 'mi oldu diyor.Çek kenara ex olana kadar döv.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Sarıyer'de sabah keyfi...



Geçtiğimiz Cuma günü sabah 07:30'da  uyandığımda canım börek çekti bende arabama bindim ve Sarıyer'e gittim, giderkende yanıma fotoğraf makinamı aldım. Sarıyer'de biraz fotoğraf çekip Sarıyer Platformu'nun düzenlediği  fotoğraf yarışmasına katılırım diye.Ama  Sarıyer'e gidince öğrendimki Cuma son günmüş neyse ben yinede keyfimi bozmadan  heyecanla  Sarıyer börekçisinin en üst katına çıktım kimsecikler yoktu sadece ben ve dışardaki martılar....
Garson gelince bir porsiyon börek kendime, iki porsiyon börekte martılara sipariş verdim.Böreğimi  ve açık çayımı zevkle lüpletirken camı açtım, camın  kenarına bir parça börek koymamla bir sürü martı aynı anda cama doğru geldi tabi kendimi doyurmaya biraz ara verip martıları beslemeye ve bir taraftan martıların fotoğraflarını  çekmeye başladım.İnanılmaz keyif aldım.

Bu arada birde şapşal bir kedi bir anda camda belirdi birazda börek ona ısmarladım, ben ,martılar ve şapşal kedicik kısmen doyduktan sonra aşağıya indim.Birazcık sahilde rüzgara karşı yürüdüm ve arabama binip eve dönerken aklıma Telli Baba geldi hemen oraya gittim küçükken gitmiştim hayran kalmıştım birazcık dua ettim , etrafa yazılan yazıları okudum büyük bir huzurla evimin yolunu tuttum .Tabi Cuma son gün olduğu için biraz üzülmüştüm ama yinede Sarıyer Platform'un internet sayfasına bakiyim dedim.İyiki siteye bakmışım akşam 17.00'a kadar vaktim olduğunu öğrenince hemen çektiğim fotoğrafları bilgisayarıma aktarıp içinden dört tanesini seçip Yalçınlar'a götürdüm ve bastırdım.Heyecandan ne yaptığımı farkında bile değildim bir taraftan başvuru formunun  çıktısını alıyorum bir taraftan çektiğim fotoğraflara isim arıyorum .
Çektiğim fotoğraflar hiç bir şekilde beni tatmin etmemişti başka bir gün güneş varken çekerim diye düşünüyordum ama son gün bugündü yani Cuma :( Neyse her şeyi koştura koştura hallettim içime ne kadar sinmesede çektiğim fotoğraflar  bana sabahki gezinti acayip keyif vermişti.
Sarıyer Platformu fotoğraflarımı Sarıyer'de bir hukuk bürosuna teslim ettim içimde buruk bir halle ama bir taraftanda  inşallah dereceye girerim diye düşünmedim diil. :)
Akşam'da kızlarla buluşmaya karar verdik hep beraber toplanıp her zaman gittiğimiz Nişantaşında bulunan Den'e gittik  çok keyifli bir akşamdı.Neler konuştuk neler....
Mustafa'nın suçu ne??? :)onun suçu ne?? Bunun suçu ne???
Kızları evlerine bıraktıktan sonra gece 24:00 olmuştu harika bir gündü...
eslapitipiti yine keyifli olduğu için açtı Nutellasını yayılarak Nutellasını bitirdi.
Kocası sordu pitiye :Sen çok Nutella yiyorsun bir kavanoz Nutella ne kadar zamanda bitiyor???
eslapitipiti: ımmm şeey yani aslında çok yemiyorum haftada bir kavanoz :)

Tabi buara en sevdiğim  narlı ve muzlu Nutella offfffffffff şiddetle tavsiye ederim.

aylavyu Nutella...

14 Kasım 2010 Pazar

Hayat Tecrübelerden İbarettir...

10 Kasım sabah 06:40 ev telefonu çalıyor ama ben rüya görüyorum zannediyorum.Telefon susmuyor bu sefer yatakta Ahmet yok!!! bir anda Riga'da olduğunu hatırlıyorum ama telefon ısrarla çalıyor kalbim hızlanıyor hemen salona koşuyorum annemle babam uyanmasın diye telefon'a yetişemiyorum.Son gelen aramaya bakıyorum teyzem aramış hemen heyecanla onu arıyorum teyzemin sesi kötü geliyor korku dolu Teyze hayırdır diyorum? sessizce Esra dayın biraz önce düştü sol tarafı tutmuyor konuşamıyor galiba felç indi diyor.O anda başımdan aşağı kaynar sular akıyor, çok sakinmişim gibi yapıp endişelenme teyze ben hemen geliyorum sen dayımla konuş ama korkmasın olurmu fark etmesin kötü bişey olduğunu diyorum. Annemle Babamı uyandırıp olayı basitçe anlatıyorum Dayım'ın başı dönmüş düşmüş ama bir şey yokmuş bir gidip bakalım diyorum.Babama'a sen kal güzelce kahvaltı yap biz seni ararız diyorum o arada Ahmet'i  ve Ceyda'yı  arıyorum ve evden çıkıyorum.Ceyda'yı evden alıp teyzemlere gidiyoruz tabi o sırada aklımdan elli bin tane şey geçiyor....Teyzemlere geldiğimde Dayım'ı görünce kendimi zor tutuyorum yüzü gözü kaymış, sol kolu tutmuyor, konuştuğundan hiç bir şey anlamıyorum ve ayaklarının üstünde çok duramıyor.Hemen giydirip Okmeydanı Devlet Hastanesine götürüyoruz Acilde kırk saat barkod al, muayene ol, sonra git MR kuyruğu bekle çileden çık ve sonra şöyle bir cevap evet şimdi felç geçiriyor  bizim Noroloji servisimiz yok siz daha teşekküllü bir yere gidin yani Şişli Etfal olabilir yada İlk Yardım o anda acaba özel hastaneyemi gitsek? SSK nerde geçiyordur?
Şişli Etfal'e gidiyoruz orda olay kopuyor biz orda en iyiyiz çevremizde öyle durumu kötü olanlar varki  kaza geçirmişler,  şuuru kapalılar, ağlayan bebekler  akşam 7 'ye kadar sedyede daha sonrada Gözetim odası adı altında bir odaya geçiyoruz.Orda dayım'ın yanında minik bir bebek yatıyor uyandığında yine ağlıyor.Onunda üstüne televizyon düşmüş gözetimde olması gerekiyormuş kucağıma alıyorum kuş gibi içim sızlıyor...
Ona yalandan hikayeler anlatıyorum bak şimdi dışarda minik kedi yavruları var çooook güzeller renkli renkli, serum şişelerini  gösteriyorum bak bunlar çok güzel kokulu parfümler sonra koklatıcam daha neler neler.Allah beterinden korusun oralara hiç bir şekilde düşmemek lazım Doktor namına birinden bilgi alamıyorsunuz sorduğunuz sorularda onlara çok geliyor.Ama çevrenizdeki yatanlara baktığınızdada okadar çok şeye şükrediyorsunuzki anlatamam.Ahmet dayım'ı ilk görmeye geldiğinde sedyede yatanları görünce çöktü resmen hayatımda böyle bir şey görmedim dedi morali bozuldu.Bense o kadar alışkınımki hastanelere artık çevremdeki kötü hastaları görmemeyi ve ordaki hademsinden, doktoruna kadar herkesi yalamayı  öğrendim.İşimi hallettirene kadar hepsine yalakalık yoksa oralarda iş yaptırmak çok zor.Hayat ve yaşadığım tecrübeler bana bunun daha doğru olduğunu gösterdi. Başına gelene kadar her şey çok uzak gözüküyor başına geldimi dahada iyi anlıyorsun.Ben farkındalığı severim hayatımı hiç bir zaman lay lay lom yaşamadım salak diilimdir.Salak insanlarıda sevmem işe yaramayanları hiç sevmem.
Dayıma kısmi felç indi damarlarında tıkanıklık varmış bilgimiz bu kadar :) Hergün dayıma gidiyoruz hep yanındayız ben nazi subayı gibiyim A harfinden Z harfine kadar ilk  ben söylüyorum sonra dayım :) Gazetesini okutuyorum.Seni anlamıyorum dayı düzgün söyle diyorum çok uyuşuksun hadi bakalım el hareketleri diyorum parmaklarını oynatmasını istiyorum.O kadar acıki benim canım Dayım o onu öyle görmek burnundan beslemek ne dediğini anlıyamamak çok kötü...Ama gün geçtikçe dahada iyi oluyor.Allah'a çok şükür.Canım arkadaşım Esroşumunda dediği gibi nefes aldığımız sürece şanslıyız

Devlet hastaneleri tam bir fiyasko pisliği tarifle bitmez dün altıma yapıcam tuvalete giremiyorum yerler çiş içinde her yer leş kokuyor temizlik yok  Doktorlar zaten aşağlık yaratıklar, hemşirelerde öyle ne kadar çalışma şartları zorda olsa bukadar şerefsiz olmamalılar bence.Sen senelerce Devlet'e öde sonra sen Devlete git deki ben hastayım bana yatacak yer ver beni tedavi et ve onlar da yatak yok. Doktorlar'da çok yoğunlar o yüzden seni sedyede bekletsinler.Olacak işmi bu? oğlum bırak millet bu kadar tatil yapmasın çalışsın ne tembel bir millet olduk her osurukta tatil..İnanılır gibi değil !!!
Bence Devlet bir zahmet hastanelere el atmalı senelerdir tık yok tamam harikasınız gözümüze sokmak için yollar, tüneller yapıyorsunuz.Bir zahmet  hastanelerede baksanıza millet neler yaşıyor???
Bir gün Acilleri gezsenize tuvaletlere bakın, hastalara dağıtılan yemeklere, yemek kaplarına bir bakın  ayıp çok ayıp....

10 Kasım 2010 Çarşamba

Uyumak istiyorum

Uyuyamıyorum offff bazen böyle oluyor işte ne kadar kendimi kassamda uyku gelmiyor.Bugün biber keserken parmaklarım yanmaya başladı ve boğazım tıkandı tabi bunlar biberi keserken oluyor birde yesem kimbilir neler olacak. Şuanda cep telefonumda yazı yazarken hala parmaklarım biberden yanıyor ne enteresanim dimi??? Bunu Ahmet'e Tunus'ta söylediğimde dalga geçmişti sonra parmağımın tadına baktı afedersiniz bana hak verdi :) parmakların acı biber gibi demişti. Marketten alırken ne kadar dikkat etsemde aralarından bir namussuz biber çıkıyor.
Hadi başka bir konuya atliyim bari uyku sersemiyim ya cok normal.Ablamlar Kemerburgaz tarafına taşındı yani Göktürk'e eskiden onlarda Emirganliydi bizim gibi ve bize iki sokak uzaktilar bende aşk böceklerimi yani yeğenlerimi nerdeyse hergün görebiliyordum.Ama şimdi zorlanıyorum Gökturk'e git gel minibüs şöförü gibi oldum. Bugün aşklarımı sitelerinin sosyal tesisine götürdüm langirt masası, pinpon masası, havuz derken yerde bir kertenkele gördüm zavallı sosyal tesiste çaresiz geziniyordu.Bende hemen Sarp ve Mina'ya gösterdim tabi acayip heyecanlandılar.Çığlık çığlığa kertenkeleyi takip ediyorlar bende kertenkeleyi yakaladım avucumun icinde bahçeye çıkardım. Tabi Sarp bu durumdan pek memnun kalmadı ama hayvanceiz çıkmazsa buhar odasinda biraz kilo kaybedebilirdi :)
Bu arada evin altındaki fare sabrimi zorluyor oda bir canlı demicem basicam matkabi :)
Tıkır tıkır evin temelini yedi bitirdi ipne hayvan...
Neyse benden bu gecelik bu kadar

9 Kasım 2010 Salı

Taksici eslapitipiti

Geçtiğimiz  Cuma günü eski çalıştığım yerdeki  arkadaşlarımla buluşup Ortaköy'de bulunan Addio Mamma isimli bir mekana gittik.Bu mekana daha evvel gitmiştim ama Asmalı Mescid'de bulunan yerine orası çok keyif vermişti ve inanaılmaz eğlenmiştik ama Ortaköydeki yeni yerleri  maalesef olmamış yani pişmemiş diyebilirim.Oraya giderken birkaç yerdeki yorumları okudum ama yinede bizde gidip bir bakalım dedim ama yorumlara hak vermemek elde değil verdiğiniz paraya üzülüyorsunuz.Ne çalgıcıları ,ne verdikleri mezeler ve yemekler, nede işletme hiç olmamış.Açıkçası üzüldüm  tabi birde eskisi gibi gürültü patırdıya gelemiyorum. Bir dönem her gece dışarı çıkan ben artık nerdeyse sadece konserden konsere dışarı çıkar oldum mesela en son Yüksek Sadakat konserine gittim beyin travması geçiriyordum dip dibe itiş kakış ve gürültü  ııı ııh bana göre  değil artık yaşlandım yaw.Düşünüyorumda bir dönem nerdeyse hergün iş çıkışı  Cats and Dogs'a giderdim Bebek eşrafıyla sohbet muhabbet  harika vakit geçirirdim .Sonra eve gidip üstümü değiştirip Mojo'ya giderdim tabi yalnız diil :) orda sabahın 4'üne kadar asalak gibi müzik dinlerdik.Ve o dönem arkadaşlarım sigara içiyor diye bende içmeye başlamıştım özenti gençlik başka bir şeye özensene ama yok kötü şeylere özendim hehehhehe şaka ..Yani artık gürültü patırdı hiç bir şeyi çekemiyorum bu arada bir gece Deryoyla Mojodan dönerken bir taksiye binmiştik  bindiğimiz taksinin şöförü kadındı sabahın bir yarısı olduğu için ben çok şaşırmıştım büyük cesaret diye düşünmüştüm.Acayip bitirim bir tip yani bir film vardi Şöför Nebahat Abla aynen öyleydi abla.Bende taksici ablaya araba kullanmayı nekadar çok sevdiğimi hatta bir dönem taksiciliğe özendiğimi anlattım :) abla el frenini çekti arabayı durdurdu madem taksici olmak istiyordun al sana fırsat sen beni gidiceğiniz yere kadar götür dedi.Bende abla ciddimisin süper diyip şöför koltuğuna geçtim.Gececi taksi şöförlerine sellektör atıyorum selam veriyorum onlarda bana sellektör yakıyor müthiş keyifliydi.Abla saolsun biz arabadan inerken tembih etti kızlar alın telefonum bu bir daha bu saatlerde yol yürümeyin ben sizi nerdeyseniz gelir kapıdan alırım dedi canım benim çok tatlıydı.

Bu arada bu yazıyı yazarken Salih Saka'nın 7800 cd'sini dinliyorum züpersin ne diyimmm

3 Kasım 2010 Çarşamba

Teyze Olmak

31 Ekim 2008'de ablamın ikizleri oldu biri kız, biri erkek .Hiç unutmuyorum sabah 5 te eniştem aradı Esra Esen'in doğum sancıları başladı  biz çıkıyoruz sizde hastaneye gelin dedi.Yataktan öyle bir fırladımki sanki ben doğuma gidiyordum inanılmaz bir heyecan kalbim ağzıma dayanmıştı nefes alamıyordum.Hemen fotoğraf makinamı, video kameramı  ve Esen için bir kaç şeyi hazırladım.Ahmet'le ayrı arabalarla hastaneye gittik.Esen içerdeydi hepimiz bekliyorduk ve cücüleri çıkardılar :)
Ceyda ve ben ikizleri  ilk gördüğümüzde inanılmaz duygulandık hatta gözlerimden yaşlar süzülüyordu.O kadar çok resim çektimki anlatamam .Bebişleri odaya getirdiler iki tane melek ...


Hastanedeki  oda kapı girişi için hemen bişeyler hazırladım hemde hastanede aman yarabbbim ne heyecan ne heyecan.E tabi 1 hafta erken geldiler :)hazırlıksız yakalandık hehhehee...
Ben normal şartlarda yeni doğan bebeklere dokunamazdım yani nasıl tutulur bilmezdim ama o dönem iştende ayrıldığım için her gün ablama gidiyordum çünkü aşklarımı görmeden vakit geçmiyordu.Profesyonel bebek bakıcılarına taş çıkarabilirdim alt deeğiştirmeler gaz çıkarmalar ninniler her türlü bakım ..
Aşk'larımın isimleri Sarp ve Mina oldu 5 ay boyunca doğru düzgün bakıcı bulamadığımız için sabah gidip akşam evime dönüyordum.O dönem nekadar yorulduğumu anlatamam mama içiyorlar zar zor, gaz çıkarma, sonra uyutma bu işlem 3 saatte bir oluyordu ve biz Esenle zombi gibiydik .Gerçi çokta keyifliydi ama  çocuk bakımı ciddi sorumluluk isteyen bişey yani bence herkesin harcı değil..

Bu arada Mart 2009'da ikizlerimize yeni bir fırlama katıldı adı Berk yani üç tane canım oldu.Berk doğduğunda ona cartlak kebabı diyordum çünkü çok carlıyordu ilk gün.Onada ona benzeyen bir kapı süsü hazırladım :)
Berk resmen arada kaynadı yani o steril durumları yok artık bizde eller yıkanıp ıslak mendillerle silinmiyor :)Yüzünü resmen yalıyorum öperken ama napiyim tam yemelik .Üçüde çok tatlı maşallah allah nazarlardan korusun onları .
Sarp ve Mina okadar  komik konuşuyorlarki mesela bana :Eşla ,Ceyda'ya: Cida ,Ahmet'e Amet diyorlar daha neler neler benim enerjim onlar.Sarp bana ciddi aşık Eşla, Eşla, Eşla devamlı bir arayış içersinde tabi kıskananlar çok hehehheheh mesela Cida ama Mina'da ona aşık durum eşit gibi.Aşklarımla çok güzel oyunlar oynuyoruz,  kitap okuyoruz, resim yapıyoruz.Aşklarımın pazar günü doğum günlerini kutladık onlar için mini bir klip hazırladım tüm resimlerini editleyip harika şarkılar eşliğinde sundum çok yoruldum ama deydi.


İyiki doğmuşsunuz, iyiki varsınız benim canlarımsınız....